3 Ekim 2008

Staddan: Galatasaray 2 - 1 Bellinzona


Tamamen dolu tribünler, harika bir hava, muhteşem bir zemin ve zayıf bir rakip... Futbol için bu kadar güzel bir ortamı uzun süredir görmemişti Galatasaraylı futbolcular. Zaten maç bayrama denk gelmese, göremezlerdi de. Tatil dolayısıyla İstanbul'a gelmiş, Sami Yen'e ilk ve muhtemelen son defa ayak basan yüzlerce Galatasaraylı vardı tribünde. Herkesin ortak tek bir isteği vardı: İyi bir oyun ve farklı bir skor.
Maç başlamadan önce, yine tüm tribünler Alpaslan Dikmen anısına tezahüratlarda bulunuyordu. Hatta Eski Açık, bu saygı gösterisini maçın ilk 3 dakikasında sessizliğini koruyarak sürdürdü. Fakat Kapalı ve Yeni Açık, bu sessizliğe ayak uyduramayınca, Konyaspor maçındaki gibi tam bir sükunet yaşanmadı.
Maçın ilk beş dakikasından sonra oyunun kontrolünü ele geçiren Galatasaray, Bellinzona kalesine yüklenmeye başladı. Servet'in uzun süredir yaptığı en iyi kafa vuruşunda, top direğe çarparak auta gitti. Bu kafa vuruşundan sonra yaşanan bir pozisyon sonrası, Arda Turan sedyeyle sahayı terketmek zorunda kaldı, yerine Alpaslan girdi. Bu sakatlığa rağmen baskısını iyice arttıran Galatasaray, golün sinyallerini veriyordu ki, Lincoln'ün kendini atmasıyla kazanılan penaltıyı, Milan Baros gole çevirdi.

Bu golden sonra tribünler coşmuştu, fakat bununla ters orantılı olarak, Galatasaray takımında bir yavaşlama görülüyordu. İnceden kendini hissettirmeye başlayan Bellinzona'nın cılız atakları, De Sanctis'in ellerinde eridi. İlk yarının sonuna kadar baskı kurmakta zorlanan Galatasaray, soyunma odasına 1-0 üstünlükle, ve en önemlisi UEFA Kupası'nda tur atlamış olmanın rahatlığıyla girdi.
İkinci yarıda baskılı futbolla birlikte üst üste gelecek golleri bekleyen taraftar, beklediğini bulamayacağını 50. dakikada anlamıştı. Soyunma odasında verilen taktikten mi, futbolcuların kendi kafasında maçı bitirmiş olmasından mı, yoksa sağ bek Serkan ve sol kanat Alpaslan'ın sorumluluk almaktan ekseriyetle kaçınmasından mı bilinmez; Galatasaraylı oyuncuların her biri bir Maldonado edasıyla yan ve geri paslara başlamıştı. Galatasaray'ın bu isteksizliğini gören Bellinzona takımının yüklenmeleri, Serkan Kurtuluş'un yaptırdığı tertemiz bir penaltıyla sonuçlandı. Topun başındaki Gürkan Sermeter, biraz odunca bir 'Panenka Penaltısı' ile beraberliği getirdi. Bu penaltıyla birlikte, Eski Açık taraftarının %75'inin cep telefonlarında karşılaşmanın iki golünün de video kaydı bulunuyordu.
Bellinzona'nın golü de, Galatasaraylı futbolcuları ateşlemeye yetmemişti. Takımının hiçbir şey oynamadığını gören taraftar ise, iyiden iyiye susmuştu. Ne olduysa 80. dakikadan sonra oldu. Yan paslardan bunalan taraftar, takımını ıslıklamaya başladı.
O anda kendini taraftara karşı sorumlu hisseden Lincoln, sahaya ağırlığını koydu ve takımına 2 pozisyon hazırladı. 2. hazırladığı pozisyonda, Yaser'in müthiş kafa vuruşuyla skor 2-1'e geldi. Bu golün sevincinde, Lincoln ile Kapalı arasındaki sevgi gösterisi, yeni bir başlangıcın simgesiydi.
Son 5 dakikada, yeniden ikinci yarının başındaki sıkıcı görünümüne dönen Galatasaray, skorun üstüne yatıyordu. Bu amacında başarılı olan futbolcular, 2-1'lik bir üstünlükle maçı tamamlıyor, fakat pozitif futbol, bol pozisyon ve bol gol bekleyen taraftarını memnun edemiyor, önündeki Bursa maçına bakmaya başlıyordu.

Hiç yorum yok: