30 Ağustos 2008

Milli Takım



2010 Dünya Kupası Elemeleri'nde Ermenistan ve Belçika'yla yapılacak maçlar için aday kadroyu açıkladı Fatih Terim. Kaleci seçimlerinde bir sürpriz yok. Volkan - Serdar - Tolga üçlüsüne devam. Sabri'nin sakatlığı sonrası Gökhan'ın alternatifi olarak kimi çağıracağını merak ediyorduk Fatih Hoca'nın. 29 yaşında ilk kez milli takıma çağrılmak, Uğur'un yaşadığı sevinci merak ediyorum. Sol bek için Hakan Kadir ve Uğur Boral ikilisine Denizli'den Çağlar eklenmiş. O da ilk kez yaşayacak milli heyecanı. Uğur'a göre daha genç 23 yaşında. 30 yaşındaki Mehmet Polat da kadronun sürprizlerinden. Orta saha ve forvet oyuncularında bir yenilik göze çarpmıyor.
Emre Belözoğlu sakat olmadığı halde kadroya çağrılmasın o gün gider öperim Fatih Terim'in elini.

J.Menez - L.Saha - J.Milner - E.Smolarek


Roma için Manchester United'ı reddettim diyor Jérémy Menez. Bu açıklamasıyla biraz gözümden düşse de Roma için çok iyi bir transfer oldu. Mancini'nin gidişi sonrası, yerini genç ve kaliteli bir açık oyuncusuyla doldurmak isteyen Luciano Spalletti geç de olsa hedeflediği ismi aldı. Monaco ise 10 numarasını göndererek hedeflerinin bu senede büyük olmadığını gösterdi. Acaba Domench'in bu transferden haberi var mı? Hiç sanmıyorum.


Fulham'dan geldiğinde Fergie'nin elinde bir yıldıza dönüşebileceğini düşündüğüm Louis Saha sakatlıkların kurbanı oldu. Bu sezon başı forvet sıkıntısı çeken Manchester United'da sezona hazır bir Saha olsa formayı alır ve takımda kalırdı, olmadı. Everton'da Aiyegbeni Yakubu ile yapacağı ortaklıkla, bu sezon kadroyu çok güçlendiremediğinden yakınan David Moyes'a hiç olmazsa bir Uefa pozisyonu hediye edeceklerdir.


6 senedir Premier Lig'de oynuyor oluşu kimseyi yanıltmasın. Milner daha 22 yaşında. 3 sezon önce kiralık olarak forma giydiği Aston Villa'ya bu sefer bonservisiyle gitti. Oyun stiline bir türlü ısınamadığım, oynadığı takımlarda aldığı ofansif göreve rağmen beğenmediğim istatistikleriyle, Newcastle'dan ayrılması hem onun hem de Newcastle için iyi bir seçim oldu. Takım değişikliği de yaramazsa son yılların çok genç parlayıp bir türlü olamayan genç yetenenekleri arasına ismini yazdıracak.


Euzebiusz Smolarek Hollanda, Almanya, İspanya ve en son İngiltere'de. Gol yollarındaki sıkıntıyı Johan Elmander'le çözdüğünü düşünen ama onun daha 2. haftada sakatlanmasıyla bir golcüye daha ihtiyacı olduğunu anlayan Gary Megson'dan iyi bir hamle oldu Smolarek. Santander'den kiralanan Polonyalı golcü, geçen sezonki istatistiklerini geliştirmezse sezon sonu göremeyebilir ama ben ondan umutluyum. Kadrosunun hala yeterli olmadığını düşündüğüm Bolton Wanderers bu hamleyle ofansif anlamda kendini sağlama almışa benziyor.

29 Ağustos 2008

Manchester United - Zenit St. Petersburg


Kağıt üzerinde Avrupa'nın en büyüğünü belirlese de, gerçekte fazla umursanmayan bir maçtır Süper Kupa finali. Monaco'nun II. Louis Stadı'nda oynanır, kupayı kazanan +1 olarak ekler müzesine, ve normal sezona başlar. Fakat sembolik bir anlamı vardır Süper Kupa'nın futbol severler için. Bu maç, Avrupa'da futbolun başladığının simgesidir, denize düşen karpuz kabuğudur. 2008-2009'da ise, Avrupa'da sezon Manchester United - Zenit St. Petersburg maçıyla açılıyor.
Kupanın geçmişine bir göz atmak gerekirse, iki sezondur bu maç için Monaco'ya gelen Sevilla takımı, bu sezon maçı evinden izleyecek. 2006 ve 2007 seonunun UEFA şampiyonu Sevilla, 2006'da aynı zamanda Süper Kupa'nın da sahibi olmuştu. Geçen sezon tam bu maçın öncesinde Antonio Puerta'nın ölümüyle sarsılan Sevilla, kupayı Milan'a kaptırmıştı, hatırlayacaksınız Milanlı oyuncular da kupayı Puerta'ya armağan etmişti. Ayrıca 2000'de bir Türk takımı, Galatasaray, Real Madrid'i 2-1 yenerek Süüper Kupa'nın sahibi olmuştu. Bugün ise, Rus ve İngiliz temsilcileri bu kupa için ter dökecek. İki takımın buraya kadar nasıl geldiklerini kısaca hatırlayalım.
Zenit St. Petersburg, Euro 2008 ile tüm futbol dünyasına adını duyuran Arshavin'in liderliğinde, UEFA Kupası'nda Bayern Münih'i, ardından da Glasgow Rangers'ı saf dışı bırakarak kupaya uzandı. Sezon başında bu kupanın favorileri arasında gösterilmeyen Zenit, Bayern Münih'e Rusya'da 5 atarak büyük bir sansasyon yaratmıştı.
Şampiyonlar Ligi Şampiyonu Manchester United ise, sezon başından beri istikrarlı bir tablo çizerek, hem ligde hem Avrupa'da kupa kaldırarak duble yaptı. Zorlu Barcelona eşleşmesinden alnının akıyla çıktıktan sonra finalde Chelsea ile karşılaşan Kırmızı Şeytanlar, oldukça duygusal anlara sahne olan penaltı atışları sonrasında kupayı 9 yıl aradan sonra müzesine götürdü.
Fakat bugün iki takımın da durumu gerek sakatlıklar gerekse de formsuzluklar yüzünden Mayıs'ta olduğu kadar iyi değil.

Zenit St. Petersburg'un yıldızı Arshavin, adeta klüpte zorla tutuldu, Avrupa'ya gitmesine izin verilmedi. Bunun sonucunda da her istediği transferi gerçekleştiremeyen oyuncu gibi formunda büyük bir düşüş yaşanıyor. Bu form düşüklüğünün tüm takıma yansıdığını da belirtmek gerekiyor.Manchester United'da ise geçen sezon insanüstü bir performans sergileyen Cristiano Ronaldo, bu maçta sakatlığı nedeniyle oynayamayacak. Ligde 2 maçta 4 puan toplayıp sadece 2 gol atabilen United'ın Ronaldo'nun eksikliğini hissettiği kesin.
Kısacası, eksiklikler ve formsuzlukların yanına, bir de kupanın ciddiye alınmadığı gerçeğini ekleyince, seyir zevki yüksek bir maç beklemiyorum. Fakat çıktığı her maçta favori olabilecek potansiyele sahip United'ın, tecrübesini de yanına katarak maçı kazanacağını ve kupayı müzesine götüreceğini tahmin ediyorum.

Uğur Kavuk


Forma numarasından da anlayabileceğimiz gibi Zonguldaklı olan Uğur Kavuk'u pek çok futbolsever tanımıyor olabilir. Uğur Kavuk Antalyaspor'un kaptanı ve bana göre herşeyi... Ergün Penbe'yi örnek alıyor ve "Tek amacım onun gibi efendi bir oyuncu olmaktı ve arkadaşlarım olduğumu söylüyorlar. Ne mutlu bana!" diyor. Sağ bekte görev yapmasına rağmen takımının maestrosu. Defansın sağında oynadığı gibi oyun görüşü, tekniği ve fiziği sayesinde birçok mevkide görev alabilir. Özellikle defansın sağında zorluk yaşayan Galatasaray'ın dikkatle izlemesi gerekiyor. Fatih Terim'in de merceklerine gireceğine ve milli takım forması giyeceğine olan inancım çok kuvvetli...

UEFA Kupası 1. Tur

Seribaşı Takımlar              Seribaşı Olmayan Takımlar     
------------------------ --- ------------------------ ---

AC Milan Ita Borussia Dortmund Ger
Sevilla Esp Napoli @ Ita
Valencia Esp Brøndby IF * Den
Benfica Por Litex Lovech ** Bul
Schalke 04 *** Ger Vitória Guimarães *** Por
CSKA Moscow Rus Dinamo Zagreb *** Cro
Tottenham Hotspur Eng AS Sa
int-Étienne Fra
Hamburger SV Ger FC Zürich ** Sui
VfB Stuttgart @ Ger VfL Wolfsburg Ger
Ajax Ned Wisla Kraków *** Pol
Olympiakos Piraeus *** Gre Maritimo Funchal Por
Deportivo La Coruña @ Esp Vitória Setúbal Por
Everton Eng Standard Liège *** Bel
Club Brugge Bel FC Twente Enschede *** Ned
Rapid Bucuresti Rom
FK Moscow ** Rus
Besiktas ** Tur Petrzalka Bratislava *** Svk
Spartak Moscow *** Rus Unirea Urziceni Rom
Paris Saint-Germain Fra FC Timisoara Rom
Sparta Praha *** Cze FC Vaslui @ Rom
Dinamo Bucuresti Rom NEC Nijmegen Ned
Heerenveen Ned SK Brann Bergen *** Nor
Rosenborg BK @ Nor Baník Ostrava Cze
Udinese Ita
Kayserispor Tur
Feyenoord Ned Motherwell Sco
Sporting Braga @ Por Metalist Kharkiv Ukr
Levski Sofia *** Bul FC Salzburg * Aut
Austria Wien * Aut Young Boys ** Sui
Slavia Praha *** Cze AC Bellinzona * Sui
Manchester City * Eng Cherno More Varna * Bul
Galatasaray *** Tur Lech Poznan * Pol
Sampdoria Ita FC Nordsjælland * Den
Hertha BSC * Ger Bo
rac Cacak * Srb
Partizan Belgrade *** Srb Kalmar FF * Swe
AS Nancy Lorraine Fra MSK Zilina * Svk
Portsmouth FC Eng Slaven Koprivnica * Cro
Aston Villa @ Eng APOEL Nicosia * Cyp
Racing Santander Esp Omonia Nicosia * Cyp
Stade Rennais @ Fra Honka Espoo * Fin
FC København * Den FBK Kaunas *** Lit
Hapoel Tel-Aviv * Isr St. Patrick's Ath * Irl


* = UEFA 1. ön elemesinden gele
n takımlar
** = UEFA 2. ön elemesinden gelen takımlar
*** = Şampiyonlar Ligi 3. önelemesinden elenerek gelen takımlar
@ = Intertoto'dan gelen takımlar

Yarın çekilecek UEFA 1. tur kuralarındaki seribaşı durumu yukarıdaki gibi oluştu.Galatasaray ve Beşiktaş'ı korkutacak Dortmund, Wolfsburg, Napoli ve St. Ettienne gibi takımlar var, ama çok şanssız bir kura çekilmezse Galatasaray ve Beşiktaş'ın dişli bir takım çekmesi zor görünüyor. Kayseri'nin ise şansa ihtiyacı var. Zira seribaşı takımlardan eleyebilecekleri çok az takım göze çarpıyor.
Sonuç olarak UEFA gruplarına iki takımla katılacakmışız gibi görünüyor. Umarım Kayseri bir sürpriz yaparak o sayıyı 3'e tamamlar. Kupanın favorisi ise açık ara AC Milan. Bakalım geçen seneki Münich'i eleyen Zenit gibi bir babayiğit çıkabilecek mi?

28 Ağustos 2008

Kıbrıs 2 - 0 Yunanistan


Dün Şampiyonlar Ligi Ön Elemeleri'nde kimilerine göre büyük sürpriz olan bir sonuç çıktı ortaya. Anorthosis Famagusta, Olympiakos gibi bu ligin gediklilerinden birini safdışı bıraktı. İki takım arasındaki kalite farkına bakınca tabii ki de sürpriz bir sonuçtu bu ama asıl önemli faktör iki kulüp arasındaki bağ. Yunan ekibi Olympiakos bir Kıbrıs ekibiyle eşleşince başlamıştı satış dedikoduları ama sonunda görüldü ki futbolda böyle şeylere yer yok. Bu maç sonrası daha da önem kazanan ve merakle beklenen Omonia Nicosia takımıyla Aek Athens arasındaki maçta da Kıbrıs üstünlüğü devam etti ve bu sefer Uefa Kupası Elemlerinde büyük bir sürpriz çıktı ortaya. Kıbrıslılar Yunanistan deplasmanında yaşadıklarını Türkiye bile yaşamadıklarını söylediler. Değişik bir hal alan Kıbrıs - Yunanistan rekabetinin sonu nereye gidecek bakalım. Şampiyonlar Ligi'nde B Grubu'na (Anorthosis ve Panathinakios var bu grupta) baktığımızda gördüğümüz tablo bizi çok enteresan iki maçın daha beklediği yönünde...

Ben de İspanyolum, Fenerbahçe Benim de Hakkım!!


Fenerbahçe'nin defansif ortasaha aradığını hepimiz biliyoruz. En çok adı geçen isim Marcos Senna idi. Aragones ile İspanya Milli Takımı'nda beraber çalışan Senna için Villereal klubüyle görüşen Fenerbahçe yönetimi Josico'yu alıp döndü. 30 yaşın üstünde olan bu oyuncudan başka bir önlibero kalmadı mı çok merak etmekteyim. Villereal gibi bir takımda bile yedek kalan yaşlı bir oyuncu acaba Aragones'in milliyetçi duygularını doyurmak için mi geldi yoksa Fenerbahçe'nin aradığı o ortasahayı çevirip rakip ataklarına karşı korumak için mi geldi hep beraber göreceğiz...

Shaun Wright Phillips City'de

Chelsea'nin sağ kanadında yıllardır bir alternatif olarak kalan Wright-Phillips, tekrar Manchester City'e döndü. Bu oyuncuya ödenen bonservis bedeli açıklanmazken, Shaun, City'nin resmi sitesine "Tekrar City'e döndüğüm için çok mutluyum, forma giymek için sabırsızlanıyorum." şeklinde klasik bir demeç verdi. Henüz 26 yaşındaki kanat oyuncusunun, tüm futbol dünyasına kanıtlayacak çok şeyi var, City onun için doğru tercih mi hep beraber göreceğiz.

Timothée'ye Yol Göründü


Hamburg sürpriz bir transfer hamlesiyle Bayern Münih'in geçen sezon büyük umutlarla alıp, bir türlü istediği verimi alamadığı, kötü bir Euro 08 geçiren Marcell Jansen'i kadrosuna kattı. Vincent Kompany'nin gidişi sonrası kaliteli bir stoper alması beklenen Martin Jol kadrosuna Jansen'i katarak ondan çok daha iyi bir oyuncu olduğunu düşündüğüm Timothée Atouba'yı takımda düşünmediğini gösterdi. Kompany'nin gidişi sonrası boşluksa Alex Silva'yla dolacağa benziyor. Sol bek ihtiyacı olan takımlar, Atouba'ya hücum...

Anton Ferdinand da Sunderland'de


Biraz da ağabeyinin ismi sayesinde 18 yaşından beri yani tam 5 senedir West Ham gibi Premier Lig'in orta düzey ekiplerinden birinde top koşturuyordu Anton Ferdinand. Bu transfer döneminde Roy Keane'in pençelerinden kurtulamadı o da. Roy Keane'in ofansif anlamda yarattığı takımla düşmeye değil ilk 10 a oynaması gereken Sunderland, Ferdinand transferi sonrası, defansı da güçlendirerek Avrupa hayalleri kurmaya başladı şimdiden. Bu arada, Anton ilerleyen yıllarda ağabeyinin seviyesine ulaşabilecek mi ? Rio ya daha 24 yaşında çok güvenen bi Fergie vardı. Ona güvenen ise Roy Keane. Zor Anton zor. Premier Ligi dolaşacağa benziyorsun...

27 Ağustos 2008

Capello out, Manucac in


Bugün İngiltere Futbol Federasyon'undan açıklama gelse, Capello'nun görevine son verilmiştir dense, takımın başına da Manucac gelse ne olurdu, 23 kişilik kadro nasıl olurdu görelim :

David James
Robert Green
Scott Carson

Gary Neville
Micah Richards
Rio Ferdinand
John Terry
Ledley King
Joleon Lescott
Ashley Cole

David Bentley
Stewart Downing
Owen Hargreaves
Frank Lampard
Steven Gerrard
Gareth Barry
Ashley Young
Joe Cole

Wayne Rooney
Dean Ashton
Gabriel Agbonlahor
Andrew Johnson

Galatasaray, Steaua ve Gheorghe Hagi

13 Ağustos 2008'de Ali Sami Yen'de karşılaştı Galatasaray ile Steaua Bükreş. Eski açıkta ise Steaua taraftarı ile Galatasaray taraftarı arasında bir atışma vardı maçtan önce. Ne zaman Steaualılar tezahürata başlasa Galatasaraylılar ıslıkladı, Galatasaraylılar sussa Steaualılar bağırdı. Fakat öyle bir an geldi ki Sami Yen'de, Steaua taraftarı da, Galatasaray taraftarı da aynı kelimeleri haykırdı. O anda, tüm stad "I love you Hagi!" diye inlerken, Numaralı'dan sahaya doğru yürüdü efsane, reklam panolarından atladı ve selamladı tüm tribünleri, Steaua Galatasaray ayırt etmeden. Belki de futbolda yaşanabilecek en güzel anlardan biri, Sami Yen'deki 20.000 kişinin tanıklığıyla gerçekleşti.
Bugün 27 Ağustos'ta ise, bu kez Bükreş'te karşılaşacak iki taraf. Avantaj Steaua'dan yana, fakat rakiplerinin adı da Galatasaray. Bugün bir taraf üzülecek, bir taraf sevinecek. Fakat ne olursa olsun, Gheorghe Hagi bir kez daha selamlanacak, ve bu da kaybeden tarafın yüzünde bir tebessüm bırakacak.

Kıllı Bıdık

Yazar kadromuza Kıllı Bıdık'ın da katılmasıyla sayımız 3'e çıkmıştır. Bu katılımla birlikte size daha doyurucu ve bilgilendirici bir içerik sunacağımızı tahmin ediyoruz. Kıllı Bıdık'a da hoşgeldin diyoruz.

Ah Şu İngiltere'nin Havası


İngiltere'nin soğuk ve sürekli yağmurlu olan havasından muzdarip olan son isim Nemanja Vidic. Daha birkaç hafta önce Manchester'a daha uzun yıllar hizmet edeceğini söyleyen adam gitmiş yerine İspanya olsun da havası yeter modunda biri gelmiş. Ya İngilitere'nin havası cidden çok rahatsız ediyor insanı, ya da her gitmek isteyen mazereti havada buluyor. Manchester'ın uzun süre sonra bulduğu müthiş defans ikilisi bozulursa Fergie gider ayak büyük bir sıkıntıyla karşılaşır. Belki de Fergie'nin gidişi birkaç sene bu defansı toparlayamamasından olabilir. 4 sene daha sabret Nemanja, 30'undan sonra gidersin İspanya'ya...

Mario Balotelli

Gana'dan İtalya'ya mülteci olarak giden bir ailenin çocuğu Mario... İtalya'ya geldikten sonra ailesinden alınıp İtalyan bir aileye verilmiş. Henüz 18 yaşında ama iki senedir İnter'in A takımında oynuyor. Tekniği ve fiziği üst düzeyde... Kendisini takımda o kadar kabul ettirmiş ki Stankovic'in, Maxvell'in, Chivu'nun olduğu takımda bile frikikleri ve kornerleri o kullanıyor. Özellikle gol yollarında sıkıntı çeken ve Di Natale , Filippo Inzaghi ve Del Piero gibi isimlerden medet uman İtalya milli takımına seçileceğini umuyorum. 13 Ağustos'ta zaten ilk sinyalleri Casiraghi verdi. En sevdiği futbolcunun Adriano olduğunu ve ondan çok şey öğrendiğini söylüyor Mario. Büyük ihtimalle bu sene o oynayacak ama Adriano oturacak.

Ezequiel Lavezzi ve Sergio Aguero



Bu iki genç isim de her yeni parlayan Arjantinli oyuncu gibi "İl Nuovo Maradona" olarak lanse edildi. Olimpiyat oyunlarında bazı maçlarda yanyana oynadılar, bazı maçlarda ise Lavezzi, Kun Aguero'yu bekledi. Lavezzi, Napoli'de Maradona gibi; Aguero ise A.Madrid'te Pele gibi muamele görüyor. İkisinin de fizikleri çok güçlü ve gol yollarında çok etkililer. İkisini de birkaç sene içinde daha tanınmış isimler olarak göreceğimizden şüphem yok. Batistuta'dan sonra gol yollarında kısırlık çeken Arjantin ekibinin bu isimlerle birlikte iyi bir ileri hat rotasyonuna sahip olacağı muhakkak. Bir de bu gençleri alkol ve uyuşturucudan uzak tutmaları gerekiyor zira Kun Aguero'nun Çin'de alkol alıp otel görevlilerine küfür ettiği söyleniyor.

Bate Borisov ve Anorthosis Famagusta

Bu iki takım bu sene isimlerini çok kişiye ezberletecekmiş gibi gözüküyor. Bate Borisov ilk maçta Levski Sofia'yı deplasmanda 1-0 yenerken, Anorthosis ise hemşehrisi Olympiakos'a Kıbrıs'ta 3 attı. İki takım da, eğer bir sürpriz yaşamayıp gruplara kalırsa, uzun süre sonra Şampiyonlar Ligi'nde takımlar arasında bu kadar büyük bir seviye farkı yaşanacak. Örneğin Camp Nou'daki bir Barcelona-Bate maçı, ya da Old Trafford'daki bir Manchester-Anorthosis maçını hiçbir futbolseverin oturup izlemeye tenezzül edeceğini zannetmiyorum.
Olumlu tarafından bakmak gerekirse, bu iki takımın yaratacağı amatör ruh, 2006 Dünya Kupası'ndaki Trinidad-Tobago benzeri sempatik bir imaj yaratabilir. Bunun sonucunda ise Bate'nin ya da Anorthosis'in alacağı 1 puana tüm futbol dünyası el ele sevinebilir.

Fakat her iki takımında öncelikle Çarşamba günü oynayacağı tarihlerinin en önemli maçı var önlerinde. Bu engeli geçtikleri takdirde, bir Kıbrıs Rum, bir de Beyaz Rus takımı, dünyanın en prestijli organizasyonuna ilginç bir tat katacaklar.

Ornitorenk ve Manucac

Farkettiğiniz üzere Hannover 96 yazısı Ornitorenk değil, Manucac isimli bir yazar tarafından yazıldı. Bunun sebebi aramıza yeni biri katılması değildir. Biz blogun en başından beri 2 kişiydik, fakat farklı nickler edinme olayını yeni akıl edebildik. Bu sebeple Ornitorenk'in post ettiği yazıların yarısı Manucac'ın ürünleridir. Manucac'ın yazdığı yazıların tam listesi şuradadır:

Yeter Lehmann Git Artık!!!
Milan Baros Galatasaray'da
Wilson Roberto Palacios Suazo ve Maynor Alexis Figueroa Róchez
Kaptan Bunu Hep Yapıyor
Manchester United
Sébastien Frey
Vincent Kompany
Petric ve Zidan
Berbatov'u Bırak Arshavin'e Bak
Fabricio ve Jonás
Bırak Artık Campbell
Riberysiz Bayern
Premier Lig Sezon Öncesi (Liverpool dışındakiler)
Ve Bitti
OLUR MU???
Hakan Kadir Balta

26 Ağustos 2008

Hannover 96

Mike Hanke


Szabolcs Huszti


Mikael Forssell


Arnold Bruggink


Jan Schlaudraff

Lig 8.si Hannover için çok iyi bir hücüm hattı. Biraz defansif takviyeyle ilk 5 hayal olmaz seneye.

Yeter Lehmann Git Artık!!!



Eskiden beri beğenmediğim bir kaleci Jens Lehmann. Geçen sezon topu elinden kaçırarak gol yeme mevzuunu abartınca Wenger kaleyi Almunia'ya emanet etmişti. Bu sezon artık son olsun istediğim durağı Stuttgart. Bu hafta Leverkusen'den yediği ilk gol artık klasikleşmiş bir Lehmann golü. Top elden kaçar ama böyle de kaçmaz be Lehmann. Raphael Schäfer'i bile arayacağa benziyor bu sene Stuttgart. Stuttgart hakkındaki görüşlerimde değişti sağolsun Lehmann sayesinde. Artık bu sezon için kurtuluş zor ondan. Bakalım Armin Veh, Wenger kadar olabilecek mi? İlerleyen haftalarda Lehmann böyle devam ederse kaleyi genç Ulreich'e emanet edebilecek mi?

Milan Baros Galatasaray'da


Klasik Galatasaray transferi oldu Baros. Basında çok yer bulmayan, konuşulduğu gece transfer edilen, Kewell gibi. Başkan sözünü tuttu, isim olarak Guiza'dan iyisini getirdi. Eskiden beri çok tutmadığım bir forvetti Baros. Hele ki son Porstmouth macerası bir facia. Oynadığı 12 maçta golü yok. Ondan önceki gol istatistikleri de milli takım hariç çok vasat. Kewell gibi kanıtlaması gereken şeyleri olan bir topçu Baros. Yaşı da daha 27. Hadi çocuklar geçin şu Steaua Bükreş'i.

25 Ağustos 2008

Berbatov ve Diğerleri

Ağustos ayının en çok konuşulan transferi Berbatov'un Manchester United'a olası transferiydi kuşkusuz. Yılan hikayesine dönen bu transferin tarafların 25-28 milyon pound arasında bir fiyata anlaşarak gerçekleşeceği tahmin ediliyor. Bu transfer gerçekleştiği anda ise Tottenham yeni bir forvet avına başlayacak. Juande Ramos'un ilgilendiği isimler arasında Diego Forlan, Falcao, Huntelaar gibi isimler var. Özellikle Forlan ve Huntelaar için Berbatov'dan aldığı tüm parayı kasasından çıkarması gerekiyor Tottenham'ın. Fakat Tottenham'ın forvetten daha önce tam anlamıyla bir orta saha oyuncusuna ihtiyacı var, zira geri 4'lü ilerideki müthiş yeteneklere topu aktaramıyor, 2 maçtır da doğal olarak puan alınamıyor.Bu transferlerin yanı sıra, Avrupa'da transfer dünyasındaki hareket devam ediyor. Milan kadrosunu Shevchenko ve Senderos'la güçlendirirken; Baros'un da Galatasaray'a geleceğine kesin gözüyle bakılıyor. Baros Galatasaray'a gerekli katkıyı sağlayabilir mi, hep beraber göreceğiz.

24 Ağustos 2008

Wilson Roberto Palacios Suazo ve Maynor Alexis Figueroa Róchez



Wigan Athletic'in iki Honduraslısı var kadrosunda. Biri geçen sezon kadroya dahil edilen ortasaha oyuncusu Palacios. Diğeri ise bu sezon kadroya kattıkları, Palacios gibi Olimpia'lı olan sol bek Figueroa. Honduras gibi küçük ve futbol geçmişi olmayan bir ülkenin Premier Lig de iki oynayan iki oyuncuya sahip olması gerçekten enteresan. Bu iki ismin daha 25 lerinde 50 nin üstünde milli maça çıkmış olmasıda başka bir enteresanlık.Gerçi Wigan da bu isimlere uygun bir takım. Takımda bir Barbadoslu, bir Ekvadorlu bir de Senegalli varken iki Honduraslı var, çok mu?


Kaptan Bunu Hep Yapıyor


Dün M'Boro karşısında Liverpool'u ipten alan adam yine aynıydı. Kaptan Steven Gerrard. Yıllardır şampiyonluk hasretiyle yanıp tutuşan Liverpool kötü futbol oynamaya devam ediyor. Benitez istediği transferleri tam anlamıyla yaptıramaması nedeniyle sıkıntılı hala. Bir sol açık alacakları kesin gibi. Gerrard'ın takımını kurtaran son dakika golleri meşhurdur ama bir takımın bir oyuncuya bu kadar bağımlı olmasıda iyi bir şey değil tabii ki. Hele ki Premier Lig şampiyonluğu isteyen bir takım için. Benitez'in son şansı bu sezon. En azından 2. yapmalı takımı. Yoksa CL şampiyonluğu bile kurtaramayacak onu.

Manchester United


En çok forma giyen 10 isimde ada dışından kimse yok.
120 yıllık klüp tarihinde ada dışından tek bir kaptan var o da Eric Cantona.
En çok gol atan 10 isimde de yalnızca Ruud van Nistelrooy var.
Ayrıca klübün başına şu ana kadar ada dışından hiç bir hoca getirilmedi.
Bu takım İngiltere'nin Liverpool'dan sonraki en iyi takımı Manchester United. 120 yılda bu kadar adaya bağlı kalıp bu kadar başarı kazanmak büyük iş olsa gerek...

22 Ağustos 2008

Sébastien Frey

Coupet Barthez'i bekledi yıllarca, Frey de Coupet'yi. Raymond Domenech milli takımın başında olduğu sürece milli takım kariyerine ara verdiğini açıkladı dün Frey. İtalya gibi kalecisiyle ünlü bir memlekette 20 yaşından beri düzenli forma giymek herkesin harcı değil. Mandanda ve Lloris de iyi kaleciler ama Frey varken onu 1. kaleci yapmamak da tam bir Raymond Domenech klasiği. Domenech'ten sonra takımın başına gelecek isimle beraber Frey de döner milli takıma. Bu arada yıllardır anlam veremediğim şekilde Sagna'yı kullanmak istemeyen Domenech son hazırlık maçında Sagna'yı kadroya davet ederek şaşırttı beni. Domenech'in gördüğüm tek olumlu işi bu olsa gerek...

21 Ağustos 2008

Vincent Kompany


Anderlecht altyapısının ürünlerinden Vincent Kompany. Daha 20 yaşındayken Hamburg gibi Bundesliga'nın önemli ekiplerinden birine gelmiş olması bile kalitesini anlamaya yeterli ki özellikle son sezon takıma tam anlamıyla adapte olmuştu. Belçika gibi maçlarını seyretme fırsatını pek bulamadığımız bir ligde oynarken bile adından söz ettirmişti Kompany. 22 yaşında, özellikle de bir stoperin, 23 milli maça çıkmış olması da önemli.
City için tabii ki büyük kazanç. Richards, Corluka, Onouha gibi gençler Dunne gibi bir tecrübe varken Kompany ile beraber City defansı iyice güçlendi. Gerçi sol bek pozisyonu hala yetersiz gözüküyor. Ball ve Garrido istenilen seviyede değiller. Tal Ben Haim gibi neci olduğu belli olmayan bir stoper transferi yaptıktan sonra gözümden düşen Mark Hughes da bu transfer sonrası eski statüsüne kavuştu gibi.
Hamburg tarafında ise sıkıntı başlar bu transfer sonrası. Mathijsen ve Reinhardt ikilisine kalan defansın göbeğinde sakatlık olmasa bile sıkıntı yaşar Hamburg. Kesinkez bir stoper alımına gitmeleri lazım...

Petric ve Zidan


"Mladen Petric Hamburg'ta" başlığını görünce "Zidan n'oldu" diye geçirmiştim içimden. Sonra öğrendim ki Zidan takasta kullanılmış. Rafael Van Der Vaart'ın gidişi sonrası nasıl bir transfer hamlesi yapacağı merakla beklenen Hamburg takımının Petric transferi, hele ki Zidan'ın da takımdan ayrıldığı düşünülünce gayet mantıklı. Olic ve Guerrero'nun son Bayern maçındaki performanslarından sonra biraz kulübede bekleyeceğe benziyor Petric. Sol kanatta da kullanmayı düşünebilir onu Jol. Trochowski'yi sağa çekip tabii.


Bu arada Zidan'a da değinmek gerekirse Almanya'da gezmediği takım kalmadı adamın. Werder Bremen, Mainz ve Hamburg'tan sonra 4. takımı oldu Dortmund. Bu 4 takımı gezerken geçen zaman daha 4 seneyi bulmadı. Bir zamanlar çok geçerdi adı Türk takımları için. Dortmund'da da tutunamazsa artık kariyerine bir Beşiktaş macerası eklerse hiç şaşırmam...

Capello ve Medya

Dün Wembley'de oynanan hazırlık maçında İngiltere, Çek Cumhuriyeti ile 2-2 berabere kaldı. Aslında, bu sonuç çoğu milli takım için fena sayılmaz. O ülkenin medyası da teknik direktörün fazla üstüne gitmez. Fakat söz konusu İngiltere Milli Takımı olunca işler değişiyor. Zaten her koşulda teknik adamların üstüne gitmeye alışmış olan İngiliz medyası, artık milli takım konusunda daha da hassaslaşmaya başladı. Milli takım bazında başarısızlığa tahammülü olmayan İngilizler, her maçtan iyi bir futbolla güzel bir sonuç almak istiyor.
Bu istekleri dünkü maç için gerçekleşmeyen İngiliz medyası, Fabio Capello'ya tepkili. Capello'nun en çok eleştirilen kararı ise, 4-3-2-1 sistemiyle çıkılan maçta forvetin arkasında, sol tarafta Steven Gerrard'ı oynatması oldu. Aynı zamanda Gerrard'ın yerine giren Joe Cole de oynadığı pozisyondan şikayetçi olduğunu şu sözlerle dile getirdi: "Aslında kanatta oynamaya alışığım ama Capello beni ortada denedi. Yeni hoca, yeni fikirler. Buna alışmak zorundayız."
İngiltere'nin gündemindeki bir başka konu ise, Capello'nun göreve gelmesinde büyük pay sahibi olduğu iddia edilen FA Başkanı Brian Barwick'in görevini yıl sonunda bırakacak olması. Arkasında ona güven veren bir yönetici bulamayacak olan Capello, şüphesiz ki kendini daha çok baskı altında hissedecektir. Bu konu kendisine sorulduğunda: "Brian benim arkadaşım, ama bu karar hakkında bir yorum yapamam, bu bir yönetim meselesidir." diyor.
Son olarak yeni kaptan John Terry'e taraftarların takımı yuhalaması hakkında ne düşündüğü sorulduğunda verdiği yanıt, Türkiye ile İngiltere arasındaki futbol felsefesinin farklılığını anlatır nitelikte: "Taraftarlar biletlere çok para ödedi. Onlara daha iyi bir şov izletmemiz gerekiyordu." Böyle bir durum Türkiye'de olduğunda ise verilecek cevabı duyar gibiyim: "Taraftar bize kesinlikle destek olmalı! Zaten birkaç kişinin densizliği tüm taraftara mal edilemez! Yakında gerçek gücümüzü görecekler!".
Kısacası Capello'yu zor günler bekliyor. Özellikle İngiliz medyası, Eylül'de yapılacak Hırvatistan maçına gereğinden fazla önem verecektir, Capello'nun bu maçtan alnının akıyla çıkması şart. Zaten takımdaki eksiklerin ne olduğunun da çok iyi farkında, oyun tarzının iyi olduğunu fakat kontra atak oynayan takımlara karşı bir zaafları olduğunu belirtiyor İtalyan teknik adam. Bu zaafiyetlere bir an önce çözüm bulup, özlediğimiz İngiltere'yi geri getireceğini ummak düşüyor bizlere de.

Harry Redknapp'la Polemik

The Sun gazetesine göre, Harry Redknapp şöyle bir açıklamada bulunmuş, "Büyük takımlarda transfere öyle çok para harcanıyor ki o takımları karım bile yönetebilir." Sanırım Mourinho'nun boşluğunu doldurma görevi federasyon tarafından Redknapp'a verilmiş. O zaman benim de şöyle bir açıklamam olacak Mr. Redknapp'a "Chelsea maçında gördüğümüz Portsmouth o kadar kötüydü ki bir an takımı ancak Britney Spears'ın yönettiğinden şüphelendim."

Silvestre Arsenal'de

Vodafone reklamlı dönemin oyuncusuydu Mikael Silvestre. 3 sezondur Ferguson'un planları dahilinde değildi, Evra ve Heinze varken olamazdı da. Sessiz sedasız Arsenal'e transfer oldu. Wenger onun için şöyle bir açıklamada bulundu: "Genç ve güçlü bir kadroya sahibiz. Mikael'in tecrübesi ve kalitesi şampiyonluk yolunda kadromuza derinlik katacak ve bizi daha da güçlendirecektir." Bu açıklamadan da anlayabiliriz ki, Silvestre yeni takımında da ilk 11 planları içinde değil gibi gözüküyor. Ama kendisi son derece umutlu: "Kariyerimin büyük kısmında United'daydım ve burada güzel anılarım oldu, fakat artık yeni bir mücadeleye başlama zamanı." diyor Mikael.

Bakalım Silvestre yeni takımında vatandaşı Wenger'in gözüne girebilecek mi, yoksa yedek kulübesini aşındırmaya devam mı edecek?

18 Ağustos 2008

Kayseri Kadir Has Şehir Stadyumu

Kayseri'nin 32.000 kapasiteli stadyumu bitmek üzere. Hatta inşaatta bir takım sorunlar yaşanmasa bugüne bitmiş olabilirdi. Anadolu'daki en güzel stad olacak açık ara. Ankara takımları da bu stadda oynamaya başlasa fena olmaz aslında. Türk futbolu 19 Mayıs Stadı'ndan da kurtulmuş olur.

Berbatov'u Bırak Arshavin'e Bak













Dimitar Berbatov artık patladı. Mutsuzum diyor, Şampiyonlar Ligi'nde oynamak istiyor. Tottenham daha fazla sorun çıkarmadan Berbatov'u 25 Milyon Euro'ya satıp, kendilerinden aynı parayı Arshavin için isteyen Zenit'e vermeli bu parayı. Oyun sistemi açısından Totenham için pek makul görünmüyor takımda yapılacak bu değişiklik ama mutsuz oyuncuyu takımda tutup ondan verim almayı umut etmek de bir nevi kumar. Eğer Berbatov giderse tek forvet olarak Darren Bent'e kalacak olan Tottenham sakatlık yaşamadıkları sürece Jenas - Modric - Bentley - Arshavin- dos Santos - Bent 6'lısıyla gerçekten değişik bir hücum gücüne sahip olur ve 4-6-0'ımsı bir oyun oynayabilir. Ama olası sakatlık sorunları için en azından bir forveti daha kadroya dahil etmesi gerekir Juande Ramos'un.