2010 Dünya Kupası Elemeleri başlamadan, kafamdaki en büyük soru işareti Fabio Capello ile ilgiliydi. Zaten blogda defalarca hakkında yazı yazılmıştı. Üstünde inanılmaz bir taraftar ve medya baskısı ile işe başlayan teknik adamın, grubun en zor maçını henüz 2. maç gününde oynayacak olması da diğer bir dezavantajdı. Tüm bu zorluklara rağmen, Hırvatistan'ı deplasmanda 4-1 yendi, oynadığı zayıf takımlara da toplam 7 gol attı. Her ne kadar oynattığı futbol tatmin etmese de, Capello sırtındaki yükü hafifletti, İngiltere'yi de 2010'da Afrika'ya rahatça götüreceğinin sinyallerini verdi.
Türk Milli Takımı hakkında bir çift laf etmek gerekirse, işimizin geçen senelerden çok daha zor olduğunu söyleyebilirim. Son eleme grubuyla bu grubun arasındaki fark çok açık. 2008 Eleme Grubu'muzun favorisi Yunanistan'dan 4 puan almayı kıl payı kaçırmışken, bu seneki favori İspanya'dan 1 puan alsak öpüp başımıza koyacak durumdayız. Başka bir önemli nokta ise grupta talip olduğumuz 2. sıranın sahiplerinin baraj maçı oynayacak olması. Rakip ne kadar kolay olursa olsun, 2 ayaklı play-off maçlarında parlak bir performans gösteremediğimiz apaçık ortada. 2010 Haziran'ında Türkiye'yi izleyebilirsek kendimizi şanslı saymalıyız.
İstikrarsız Fransa aradığı istikrarı Domenech ile yakaladı. Her 2 maçta en az 1 puanı evine götürebiliyor Domenech ve ekibi. 2-2'lik Romanya maçında bu sefer Gourcuff ipten aldı Domenech'i. Bu ipten alışı izlemenizi tavsiye ederim. 2006 Dünya Kupası'nda oynanan finali, bir insan daha ne kadar kullanabilir bilemiyorum.
1. Grupta ise, İsveç, Danimarka ve Portekiz bir arada bulunuyor. 'Scolari sonrası Portekiz'in bu grupta ikinciliği kıl payı yakalaması, hatta gruptan çıkamaması beni şaşırtmaz.
Ayrıca bu akşam Türkiye Ümit Milli Takımı, Belarus ile karşılaşacak. 19.00'dan itibaren TRT 1 canlı yayınlıyor. İzlerseniz Alpaslan ve Sercan'a dikkat edin...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder