24 Şubat 2009

Skibbe, Bülent Korkmaz ve Arada Kaynayan Galatasaray

Ligin ikinci yarısı itibariyle puan toplamakta zorluk çeken Hoffenheim ve Bayern Münih'ten bahsetmiştik şu postta. Halbuki gözümüzün önündeki örneği görememişiz. Sene başından beri en güçlü şampiyonluk adayı olarak gösterilen Galatasaray, ligin ikinci yarısını kapsayan bir puan durumunda 17. sırada! Bunun faturasını yönetim Skibbe'ye kesti, ve yerine Bülent Korkmaz'ı getirdi. Peki yönetimin bu iki hamlesini başarılı olarak değerlendirmek mümkün müdür?
Sene başında Ali Sami Yen'deki çoğu maçı staddan izlemiş biri olarak söylüyorum ki, Galatasaray hiçbir maça baskılı ve planlı bir oyunla başlayamıyordu. Fakat ilk yarıda genelde bireysel yeteneklerle atılan bir gol sonucu moral olarak coşan futbolcular, rakibini mağlup etmekte zorlanmıyordu. Golden sonra kurulan baskıya rağmen kalede görülen pozisyonların gole dönüşmesini çoğu zaman rakip forvetlerin beceriksizliğini engelliyor, Galatasaray'ın farkı açması zor olmuyordu. Denizlispor, Trabzonspor, Gaziantepspor, BŞB, Beşiktaş maçları hep yukarıda belirttiğim gibi gelişmişti.

Kocaelispor maçı bu tablonun patladığı maç oldu. Galatasaray ilk golü bulmasına rağmen takım savunması öyle basit hatalar yaptı ki, lig sonuncusunun Ali Sami Yen'de 5 gollü bir mağlubiyet alması zor olmadı.
Kısaca Galatasaray, sene başından beri UEFA Kupası maçları dışında 'güzel' bir oyun ortaya koyamıyordu. Her ne kadar Skibbe'nin uzun vadede Galatasaray'a yararlı bir teknik direktör olabileceğini düşünsem de, kendi evinde lig sonuncusundan 5 yemek dünyanın bir çok yerinde istifa anlamına geliyor. Türkiye'de de durum farklı olmadı ve Skibbe 23 Şubat itibariyle Galatasaray'dan ayrıldı. Birkaç saat geçmeden büyük kaptan Bülent Korkmaz Galatasaray'ın başına getirildi.
Bana göre böyle bir zamanda yapılabilecek en faydalı hamleyi yaptı Galatasaray yönetimi. Takımı ve ligi tanıyan, Galatasaray formasının anlamını tüm takıma anlatabilecek ve motivasyon yeteneği kuvvetli bir adam Bülent Korkmaz. Eğer Galatasaray yönetimi sabrederse, takım savunmasını da kendine getirebileceğine inanıyorum. 'İkinci bir Guardiola olur mu' sorularının cevabını bulabilmek için, öncelikle Bordeaux maçını sağ salim atlatmak gerekiyor. Aksi takdirde, henüz çiçeği burnunda teknik direktöre önyargıyla yaklaşmak, olası bir Guardiola'yı da başlamadan bitirebilir.

Hiç yorum yok: