1958 yılında, Rusya'ya bağlı Tataristan Özerk Cumhuriyeti'nin ilk futbol takımı kuruldu. Bu takım, 1964 yılına kadar Iskra adıyla anılacaktı. 1964 yılından sonra Rubin Kazan adını alan takımın en büyük başarısı, 2005 yılında ligi dördüncü bitirip UEFA Kupası'nda mücadele hakkı kazanmasıydı. Fakat bu sezon, Rusya Ligi'nde şampiyonluğu 3 hafta önceden garantileyerek, klüp tarihinde birçok ilke imza attılar. Şu anda bütün dünyada, böyle sürpriz bir takımın şampiyonluğu konuşuluyor.
Aslında bu takımın Türk futbolseverlerin hayatına girmesi sene başında gerçekleşti. Stepjen Tomas ve Sergei Rebrov gibi yolu buradan geçmiş yabancıları bünyelerine katarken; Gökdeniz Karadeniz ve Hasan Kabze gibi Türk oyuncuları da bonservisleriyle birlikte aldılar. Bu oyuncular, ilk bakışta bu lig için yeterli kapasitede gözüküyorlardı. Fakat karşılarında oynayan Arshavin, Vagner Love ve Jo gibi dünya çapında yıldızlarla düşünüldüğünde, Rubin Kazan'ın bu sezonki yerinin şampiyonluktan çok uzaklarda olacağı tahmin ediliyordu. Bir de bu takımın yeni kurulduğunu göz önüne alanlar, lige kötü bir başlangıç yapabileceğini düşünüyorlardı. Ama öyle olmadı...
2008 Şubat'ında başlayan ligin ilk 7 haftası, Rubin Kazan'ın 21 puanı ve Gökdeniz'in 4 golüyle geçilirken, tüm taraftarların aklında bir 'acaba' oluşuyordu. Özellikle bu takımın Barcelona ve Athletic Bilbao gibi özel bir bölgeyi temsil etmesi ve bu bölgenin, Rusya'nın genelinden başta din olmak üzere birçok konuda ayrılması, Kazan'ın aldığı her galibiyeti daha da önemli bir hale getiriyordu.
Sezonun genel gidişatı boyunca zirvedeki yerini korumayı başaran Rubin Kazan, özellikle Zenit ve CSKA gibi EURO 2008'e çok oyuncu gönderen takımların EURO 2008 sonrası yorgunluğundan da yararlanıyordu. Nitekim, kendisinden çok daha üstün bir kadroya sahip olan CSKA'ya 10, Zenit'e 17 puanlık fark atmasının en büyük sebebi, büyük takımların kadrolarındaki yıldızların yavaş yavaş Avrupa'ya açılma isteğiydi. Arshavin'i buna örnek olarak verebiliriz.
Haftalar geçtikçe artan şampiyonluk umudu, ligin ortalarına doğru alınan 6 seri beraberlikle azalır gibi olsa da, onun ardından oynanan 10 maçta alınan 9 galibiyet, bu senenin şampiyonunu büyük ölçüde belirlemişti.
2 Kasım'da Saturn'le deplasmanda oynanan maçta alınacak bir galibiyet, Rubin Kazan'ın şampiyonluğunu bitime 3 maç kala ilan etmesi anlamını taşıyordu. 89. dakikada Miloseviç'in attığı golle maçı 2-1 kazanan Rubin Kazan, şampiyonluk kutlamalarına erken başlıyordu. Takımın teknik direktör ve aynı zamanda asbaşkanı Kurban Berdyyev, oyuncular tarafından bu galibiyetin mimarı ilan edilirken; modern futbol masallarına bir yenisi daha ekleniyordu.
Moskova takımlarını geride bırakarak şampiyonluğunu 3 hafta önceden ilan eden bu özerk bölgenin takımı, futbolseverlerin yüzünde bir gülümseme bırakarak futbol sahnesinden geçici olarak çekiliyor, Şampiyonlar Ligi'ne direkt katılım hakkını kazanarak da Türk futbolseverlere ülke futbolunun gidişatı hakkında derin düşüncelere gark ediyordu...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder