
aslında başka bir yazıyı yetiştirmeye çalışırken çıktı bu yazının fikri. öyle ya, gönülden bağlı olduğum takımın bir numaralı oyuncunun ölüm yıldönümüydü bugün; adına şiirler yazılan, besteler yapılan taçsız kralımız metin oktay'ın 17. ölüm yıldönümü.

herşeyin üstünde, o bizi galatasaray'a daha bir bağlayabilecek kadar yetenekli bir futbolcuydu. maç başına 1.6'lık gol rekorunun hala kırılamaması değildir onu taçsız kral yapan...o "gönüllerin kralı"ydı, buydu tacını takamamasının nedeni.
diğer kulüp taraftarlarının bütün sevgisini göğsünde yumuşatıp yere indiren fakat "bence, galatasaraylılık din gibi mezhep gibi yerleşmiş köklü bir inançtır. galatasaray'ı işte bunun için tercih eder ve galatasaraylılığım'la her zaman gurur duyarım" gibi baba bir sözü galatasaray sevdalılarının kalbinin orta yerine mıh gibi çakmayı bilen, kulübüne bu derece bağlı bir adamdır.
bu konuyu rahmetliden iki anekdotla açalım :
metin oktay, fenerbahçeli şükrü’nün düğününe gider. Zamanın fenerbahçe başkanı müslim bağcılar, düğüne yalnız başına gelen metin oktay’ın önüne boş bir mukavele koyar ve “Şunu imzala, sana servetimin yarısını vereyim” der. kral’ın cevabı kısa ve bugün üzerinde tartışılan bazı konulara bile cevap niteliğinde olur: “sağol baba, ama bizi sevenlere ihanet etmeyelim!..”


2 şubat 1936 - ...
"taçsız kral metin oktay
tek aşkıydı galatasaray
senin gibi efsaneyi
unutur mu bu taraftar"
yüce hatırası önünde saygıyla eğildiğim taçsız kral'ımıza blogumuzdaki ilk yazımı ithaf etmek benim için büyük onurdu.
rahat uyu taçsız kral!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder