
Yüksek bilet fiyatlarına rağmen,
Yeni Açık Alt dışında tıklım tıklım doluydu
Sami Yen. Ki
Yeni Açık Alt'ın ancak derbilerde dolduğu düşünülürse,
30 YTL'lik
Antalya maçı için oldukça iyimser bir tablo vardı tribünlerde. Tabii bunda galibiyete olan kesin inancın ve yeni transfer
Milan Baros'un da payı büyüktü. Fakat
Baros'u izlemeye gelenler, Çek futbolcuyu maçın son 30 dakikasında görebilecekti.
Maçtan önce 17. ölüm yıldönümü olan
Metin Oktay'a yapılan tezahüratlar ve açılan pankartlar,
Taçsız Kral'ın hala kalplerde yaşadığının bir göstergesiydi. Gol anonslarının
"10 numara Oktay Metin" diye yapılacak olması da, özellikle takımdaki Türk oyuncular için apayrı bir motivasyon kaynağı olacaktı.

Maç saati yaklaştıkça, Galatasaray'ın yarısı sakat kadrosundan nasıl bir 11 çıkacağı konusundaki merak artıyordu ki, anons imdadımıza yetişti:
De Sanctis-Volkan-Servet-Meira-Şaş-Kewell-Ayhan-Arda-Aydın-Nonda-Karan. Burada 2 tane hatalı tercihten bahsedebiliriz. İlki orta sahada 3'ü de kanat oynamayı seven ve takım savunmasına pek yardımcı olmayan
Aydın,
Arda ve
Kewell'ın bir arada oynatılması, ki bu hata ilk yarında orta saha üstünlüğünü
Antalya'nın eline geçirdi. İkinci hata ise
Hasan'ın sağ bek oynaması. Çaresizlikten dolayı oynatılsa da, vazgeçemediği topla oynamayı defansta yapınca
Galatasaray kalesinde tehlikeler görüldü.
Maçın ilk yarısında,
Galatasaray'ın çıkardığı yetenekli fakat defansta kötü olan kadro, topla oynamayı
Antalyaspor'a verse de, tabii ki daha çok tehlike bulan taraf oldu. İlk yarıda iki takımdan biri diğerine bariz bir üstünlük kuramadı, ve karşılaşmanın ilk yarısı
1-1 beraberlikle sonuçlandı. Tribünler, bu skorun aynı zamanda maç skoru olacağını bilmeden gol bekleyişine devam ediyordu.

İkinci yarı başladığında ise sahada bambaşka iki takım vardı. Maç
3 Büyükler - Anadolu Takımı kıvamına gelmişti. 9 adamla savunma yapan
Antalyaspor, kontraataklarla
Galatasaray'ın kalesine geliyor, ve 2 tane %99'luk pozisyonu cömertçe harcıyordu, ki bu pozisyonların gole dönüşememesinde
De Sanctis'in de payı büyüktü.
Bir parantez de
De Sanctis'e açmak gerek. Takım hücumdayken bile sürekli takım arkadaşlarıyla iletişim halinde, bir an bile yerinde durmuyor, defansın arkasına atılan toplara çok iyi çıkıyor. Maçın sonunda Ömer'i sakinleştirmesi de güzeldi. Seneye bonservisi alınırsa tadından yenmez...
Diğer taraftan öteki kalede ise şans
Antalyaspor'un yanındaydı.
Meira'nın topu ıskalayışı,
Nonda'nın boş kaleye kaçırdığı top,
Baros'un bomboş kafa pozisyonunda ağları bulamaması,
Meira'nın vuruşunda seken topun
Ömer'in ayaklarına çarpması hatırladığım çok net pozisyonlardan sadece birkaçıydı.
Dakikalar 70'i gösterdiğinde ise, belki de maçın adamı olabilecek
Ömer Çatkıç'ın çirkeflikleri başladı. 2-3 saniye için yaptığı kurnazca planlar hakem tarafından sarı kartlarla cezalandırılamıyordu. Bu son derece doğaldı da, zira kariyerinde Anadolu klüplerinden yukarısını görememiş vasat bir kalecinin zaman geçirmekten daha iyi yapabileceği bir şey olamazdı. Bu zaman geçirme hareketlerinden sonra tribünlerden yavaş yavaş küfürler yükselmeye başlamıştı.
Zaman geçtikçe
Ömer'in bu planına yavaş yavaş tüm
Antalyalı futbolcular dahil oldu. Kırmızı kart gören eski Galatasaraylı
Yalçın'ın birden kendini yere bırakıp birkaç dakika çalması buna örnek verilebilir, ki Antalyaspor o kırmızı kartlardan en az 3 tane görmeyi haketmişti.
Galatasaray'ın uzun gol arayışları sonuçlanmayınca, hakem
90+5'te maçın son düdüğünü çalmıştı.

Tam
Galatasaraylı taraftarlar evlerine dağılmaya hazırlanıyorken, kaleci
Ömer önce
Eski Açık'a, sonra
Kapalı'ya dönüp, ellerini kucağında kavuşturarak
"Nooldu, konuşuyodunuz!" mesajı verdi ki, o sırada
Lincoln tarafından yere yıkıldı. Tabii ki
Lincoln'ün yaptığı hareket
Ömer'i yere yıkacak kadar kuvvetli değildi, fakat maç bittikten sonra bir de
Lincoln'ü attırma planları peşinde olan
Ömer, kendini yere bıraktı. Hakem o bölgeye doğru koşarken, herkesin aklından
Lincoln'ün atılacağı geçiyordu ki, hakem kırmızı kartını başka birine,
Ömer Çatkıç'a çıkardı. Bu sefer delirme sırası
Ömer'de,
"Nooldu, konuşuyodun!" deme sırası
Galatasaray taraftarındaydı. Yarım saattir kendilerini deli eden
Ömer'i delirmiş olarak gören
Galatasaray taraftarı, bir nebze rahatlamış olarak staddan çıktı.
Sonuç olarak, bu maçta
Galatasaray biraz daha zaman, ve sakatların iyileşmesi ile çok iyi bir takım olabileceği mesajını verdi. Fakat
Skibbe'nin acilen
Arda-Aydın-Kewell üçlüsünü bir arada oynatmaktan vazgeçmesi gerekiyor. Zira bu orta saha üstünlüğünü
Antalyaspor değil de başka bir takım yakalarsa, sizi
Sami Yen'de 5'lik yapabilir. Ayrıca tüm takım gol aramak üzere rakip yarı sahadayken bile savunma kurgusuna dikkat etmek şart, yenilgi ile beraberlik arasındaki fark
1 puan olarak gözükse de,
Sami Yen'de bu
1 puan
"Skibbe istifa"ya kadar gidebilir. Dikkatli olmak lazım...