

1988-89 ve 89-90 sezonlarında konferans finalinde belalıları Detroit Pistons -nam-i diğer Bad Boys- tarafından ekarte edildiler.Her defasında final ellerinden kaçıyordu ve bu onları daha da kamçıladı.Sonucunda 90-91 sezonunda ilk şampiyonluk ve devamında iki three-peat geldi. Jordan artık sadece sayı makinesi değil aynı zamanda 'Majesteleri'ydi ve Chicago tüm bunları Phil Jackson'a borçluydu.
Aynı durum Lakers'ta da yaşandı. Shaq gittikten sonra sadece Kobe'nin ellerine bakan Lakers onun ulaştığı 35'li ortalamalara rağmen ilk turdan öteye gidemedi. Herkes Lakers'ın kötü durumundan çok neden Kobe'ye MVP'nin verilmediğini konuşuyordu, ama kimse MVP'de asıl baz alınanın takım başarısı olduğunu düşünmüyordu. Son yıllara baktığımızda MVP kime gittiyse takımı hep konferansını 1. bitirmişti (Duncan,Garnett,Nash,Nowitzki). Kobe attı fakat Lakers 8. bitirdi. Lakers'ta aslında işler kötüye gidiyordu ama Kobe'nin inanılmaz bireysel başarıları sayesinde bunlar gölgeleniyordu. Phil Jackson artık bir şeyler yapmalıydı ve yaptı, 20 sene önce Chicago'da yaptığını. Pau Gasol takıma katıldı ve bench genişletildi. Andrew Bynum'un üzerinde duruldu, sakatlığı süresince potansiyeli göz ardı edilmeden ilgilenildi. Artık Lakers'ın daha iyi bir pota altı vardı. Kobe aynı Jordan gibi kendini biraz geri çekti ve arkadaşlarını da oynatmaya, clutch time'da ön plana çıkmaya başladı. Sonucunda geçen sene her maç 40-50 atmamasına rağmen Lakers Gasol, Bynum, Odom'un ve benchinde katkılarıyla sezonu batıda lider bitirdi ve Kobe MVP ödülüne layık görüldü.Her ne kadar şampiyonluğu Boston'a kaptırmış olsalar da artık çok daha komple bir takımlar ve her geçen gün daha teklikeli oluyorlar. Bu sezon şampiyonluğun tartışmasız en büyük favorisi onlar ve yine herşeyin arkasında Phil Jackson var...

1 yorum:
Nuevo'dan güzel bir basketbol yazısı gelmiş. Yalnız Şampiyonluğu kimseye kaptırmayacaklar lafı biraz fazla iddialı olmuş.
Doğu'da Boston, Cleveland, Orlando gibi takımlardan hangisi gelirse gelsin Lakers'ı eleyebilir.
Yorum Gönder