15 Eylül 2010

FIBA 2010 Dünya Şampiyonası İncelemesi - Beklenenin Altında Kalan Oyuncular (1/3)

Büyük bölümü güzel, hatta tahmin edilmeyecek kadar güzel anılarla geçen turnuvayı geride bıraktık. 12 Dev Adam’ın muazzam başarısıyla haklı bir gurur ve mutluluk yaşadık. Turnuva öncesinde, sırasında ve sonunda takımların, sporcuların genel form durumlarıyla, başarılarıyla ve başarısızlıklarıyla ilgili pek çok şey yazılıp çizildi. Bu yüzden bu yazımda turnuvanın demirbaşlarından bahsetmek yerine turnuvanın gizli kalmış kahramanlarını, pek de söz edilmemiş olan taraflarını incelemeyi tercih ettim. Satırbaşlarının pek çok kez altı çizildi çünkü.

Benim için bu günlerde yazmaya değer,turnuvanın üç özel incelenme bölümü var:

1) BEKLENENİN ALTINDA KALAN OYUNCULAR

ÖMER AŞIK(Türkiye): Bu seçim belki çoğu basketbolsever tarafından garipsenecektir fakat olayın bambaşka bir boyutu var. Evet, belki Ömer savunmada, özellikle alan savunmasında ondan beklenenlerin fazlasını bile yaptı, ama hücum yönünden ilk 5’imizi çok zor durumlarda bıraktı. Böylesine kuvvetli ve uzun bir oyuncunun pota altında böylesine ‘Kwame Brown’vari performanslar sergilemesi akıl alır gibi değil. Hele hele bu sene Chicago Bulls forması giyecek bir oyuncunun sırtı dönük oyunlarda ve pota altı bitiriciliğinde daha efektif olması gerekir. Ben Ömer’in NBA’e gidecek olmasının getirdiği motivasyonla bu sorunun üstesinden geleceğini düşünüyordum ,fakat hala hücumda istenen seviyeye hala ulaşabilmiş değil. Saç baş yolduran serbest atışlar da cabası…

DERRICK ROSE(ABD): 2008-2009 sezonunun sükse yapan yıldızlarından Rose, geçen sezon başladığı düşüşü bu turnuvada da maalesef noktalayamadı. Kevin Durant ile birlikte takımının skor yükünü çekmesi, çarpıcı ve yırtıcı bir oyun çıkarması beklenen Rose maalesef beklentileri boşa çıkardı. Öyle ki ondan beklenen performansın Westbrook’tan gelmesi de epey şaşırtıcı –Rose içinse elbette kıskandırıcı- oldu.Turnuva boyunca 7.1 sayı ortalamasıyla hücum eden Rose kendi kendini de mahvetti bir bakıma. Krzyzewski’nin takım içi dengeleri bozması sonucu kendi kendinin doktoru olamaması, Russell’ın gerisinde kalmasının en büyük nedeni oldu denebilir.

ANTE TOMIC(Hırvatistan): Benim açımdan turnuvanın en büyük hayalkırıklığıydı. Belki de beklentilerimin çok yüksek olmasındandır ama zaten o beklediğim performansı gösterebilecek bir oyuncuydu. Özellikle Brezilya ve Slovenya (en önemli maçlar) maçlarında faul problemine girip takımını yalnız bırakması, maç içindeki konsantrasyon ve özgüven eksikliği onun bu turnuvanın en dikkat çekici oyuncuları arasına girmesini engelledi. Kusursuz pivot ayaklarına, çok iyi bir orta mesafe şutuna ve oyun görüşüne sahip olmasına rağmen, bu seçkilerini izleyicilerle çok az paylaşabildi. Oynadığı altı maçın üçünde 5 faul alarak oyun dışı kalan Tomic,turnuvayı da 8.5 sayı 6 ribaund ortalamalarıyla tamamladı.

Hiç yorum yok: