3 senesi finalde olmak üzere 4 senedir Rafael Nadal'a takılıyordu Federer. Gün geçtikçe saplantı haline dönüşmüştü artık bu Roland Garros'u kazanma işi. Hem Federer için hem de başta Roland Garros seyircisi olmak üzere biz Fedexciler için böyleydi durum. Ve beklenen gün geldi çattı. Federer, 4.turda son 3 yılın şampiyonu Nadal'ı ezerek geçen Robin Söderling'i rahat bir oyun sonunda 3-0'la geçerek sonunda kazandı Roland Garros'u.
İki tenisçinin finale gelirken aldıkları yola bakarsak, Söderling'in performansı çok daha spektakülerdi. İlk 2 turu beklenildiği gibi rahat geçen İsveçli 3. turda İspanyol raket David Ferrer'i 3-1 ile geçtiğinde bile pek göz önünde değildi. Kritik an Nadal'ı müthiş oynadığı maç sonunda 3-1 geçmesiydi. Kariyerinde Roland Garros'da maç kaybetmeyen bu adamı yenmek, motivasyonların en büyüğüydü. Ardından çeyrek finalde Davydenko'yu çok rahat bir maç sonrası 3-0 la geçtiğinde artık Söderling ismi herkesin hafızasına kazınmıştı. Nadal'ı şans eseri yenmediği açık ve netti. Yarı finalde setlerde 2-0 öndeyken Şilili Gonzalez'in setlerde durumu 2-2 ye getirip hatta bununla sınırlı kalmayıp final setinde de 4-1 öne geçmesine müthiş bir geri dönüşle karşılık vererek maçı 3-2 kazanmasını bilmişti Söderling.
Federer cephesinde de durum zamanlama açısından Söderling'e benzerdi. Söderling'in 4.turda Nadal'ı geçmesinin ardından Federer değişik bir ruh haliyle çıkacaktı Haas maçına. Nadal'ın elenmesi, onun üzerine ekstradan bir yük yüklemişti. Ne de olsa sporda duygusallığın son noktasıydı Fedex. Haas karşısında setlerde 2-0 geriye düştüğü haberini alınca herşeyin bittiğini düşünmüştüm. Ekselansları Nadal'ın elendiği bir Roland Garros'u bir daha göremeyebilirdi ve bu turnuva belki de onun çöküşü olabilirdi ama Federer müthiş bir geri dönüş hikayesiyle maçı 3-2 kazanmasını bildi ve mental açıdan büyük bir rahatlığa erdi. Aynı Söderling gibi çeyrek final mücadelesini rahat kazanan Fedex, yine tıpkı rakibi gibi yarı finali de 5 set sonunda geçti. İkilinin finale gelişleri böyleydi ve arkasına rüzgarı alan Söderling'di.
Finale kadar duygularını pek belli etmeyen Soğuk İsveçli finalde ilk sette 3 servis birden kırdırarak 6-1 mağlup olduğu anda maçı kafasında bitirmiş gibiydi. 2.seti tie-break'e taşımayı başaran Söderling, tie-break kralı Fedex'in kullandığı 4 servisi de ace ile sonuçlandırması sonucunda hem tie-break'i hem de mental açıdan maçı kaybediyordu. Finale kadar gelirkenki en büyük yardımcısı ilk servisleriydi ve bu alanda başarılı olamayınca Federer'e karşı şansının olmaması da gayet doğaldı. Del Potro'ya yaptığı kadar drop shotlara başvurmadı ama o ara sıra yaptıkları bile rakibi bitiren vuruşlardı. Söderling'in file önüne çıkma düşüncelerini de passing shotlarla cezalandıran Fedex, maç sonu İsveçli'nin de söylediği gibi tenis nasıl oynanırın dersini veriyordu maç boyu. Son seti de 6-4 le alıp, hiç servis kırdırmadan maçı 3-0 alan Federer maç sonu alışagelmiş ağlamalarından birini yapıyor ve bizi de ekran başında sevince boğuyordu. Wimbledon'da Pete Sampras'ın rekorunu kırmak için raket sallayacak Fedex. Eğer orada da kazanan olursa artık kimin en büyük olduğu pek tartışılmayacak. Vavrinec 1 ay sonra nasıl izleyecek maçları orası biraz muamma. Maç sırasında sancısı gelip de doğurursa şaşırmamak lazım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder