5 Mayıs 2009

Nereden Baksan Tutarsızlık

Bir ligin en çok gol yiyen takımının kalecisi o ligin en iyi 2-3 kalecesinden biri olur mu? Pek akla yatmıyor ama olabiliyor işte. Bundesliga'nın en çok gol yiyen takımı, düşme potasının uzağında olmasına rağmen Hannover 96. Kaleci ise Fenerbahçe sağolsun yakından tanıdığımız Robert Enke. C.Z.J'yi saymazsak Mönchengladbach ile kariyerine ülkesinde başlayan Enke, şimdilerde Klinsmann sonrası Bayern Münih'de görevi devralan Jupp Heynckes sayesinde bir kaleci için çok genç yaşta, daha 22'sinde ülke dışına Benfica'ya transfer oluyor. 3 senelik Portekiz macerasında sürekli hoca değişimi yaşayan Benfica'da taktığı pazubanda rağmen bir türlü bulamıyor kendini. 2002 yazı büyük kulüplerin transfer listesinde olunca atıyor kapağı Barcelona'ya . Kalesini Victor Valdez'e emanet edebilen bir takımın kaleci tercihleri konusundaki kararlarını çok da ciddiye almamak lazım aslında ya neyse. Koca sezon boyu 3-4 maça çıkabiliyor Enke. Aslında bir maç yüzünden başlamadan bitiyor bu macera. Novelda ile yapılan İspanya Kupası maçında alınan 3-2 lik mağlubiyet ve sonrasında Frank De Boer'un ona çok yüklenmesi, kariyerinin en kötü zamanındaki Louis van Gaal'in de vatandaşının bu çıkışına karşı tepkizliği derken gelişen tüm bu olaylar, hem Enke'nin Barcelona macerasını bitirirken hem de takımın ligi 6. sırada bitirmesine neden oluyordu.
Tek maçlık Fenerbahçe kariyeriyle ilgili söyleyecek bir şeyim yok pek. Enke'yi Enke yapan takım Hannover 96 ya gelelim asıl. Bu sezon takımdaki 5. yılını yaşayan Enke 2 sezondur takım kaptanlığı görevini de üstleniyor. Bu sezona kadar ligde çok az maç kaçıran Enke, bu sezon yaşadığı sakatlıkla takımını 10 maçlığına yalnız bıraktığında Hannover'in bu defansif anlayış ile o olmadan ne hallere düşeceğini, onun takım için ne denli önemli bir oyuncu olduğunu görmüş olduk. Tamam Fahrenhorst - Eggimann - Schulz üçlüsünden pek iyi bir ikili çıkmadı, Enke bile yeterli olmuyor diyelim ama Dieter Hecking'in de bu maç başına yenilen ortalama 2 golde bir suçu olmalı. Aachen döneminde de gol yemeyi seven bir hoca olduğunu biliyoruz. Hannover'e takıldık Enke'ye dönelim tekrardan. Bir kere; kaleciden ekstra kurtarışlar yapması isteniyorsa ondan iyisi çok az dünyada. Cepheden gelen top geyiği sıktı artık onu geçelim. Bire birde refleksleri çok kuvvetli. Ara sıra yediği kötü goller olabiliyordu ki bunu da azalttı gitgide. Kendisinin kazandırdığı maç sayısı çok, bu önemli. Tek başına direndiği maçlardan bir tanesi olan Bochum maçını izleyince geldi zaten aklıma bu Enke yazısı. Artık Hannover'den ayrılma vakti geldi gibi. Almanya dışına çıkarsa Milli Takım için şansı azalabilir. Kaleci sorunu yaşadığını dünya âlemin bildiği bir Bayern Münih, hazır başında eski hocası da varken olur mu diye düşünüyoruz ama Heynckes'in takımda kalma ihtimali pek olmadığı için dışarıdan gelecek bir hoca ona ne kadar sıcak bakar orası muamma. Bir de konuşulduğu gibi Van Gaal gelirse takımın başına Bonano'yu futbola döndürür de yine almaz Enke'yi. Yazıya başlarken hiç yoktu aklımda ama şimdi düşündüm de Galatasaray'a nasıl gider diye. Bizim dünyadan bihaber basınımız yüksek ihtimal onu hala o tek maçla Fenerbahçe'den gönderilen adam diye bildiğinden büyük tartışma konusu olur bu topraklarda. İki taraf için de hayırlı olmaz anlayacağınız. Çok uğraştık ama kıyak bir takım bulamadık burdan Enke'ye. İyisi sen kaptan olarak bitir kariyerini Enke. Tabii doymadıysan gol yemeye.

Hiç yorum yok: