Haftalar 14'ü, saatler 15'i gösterirken, ligin son sırasında Kasımpaşa yuvasını yeni hazırlamaya başlamışken, "bu Sivasspor ne zaman duracak?" soruları cevabını bulmamışken, Ali Sami Yen sezon genelinde olduğu gibi yarı boşken, Kalli'nin yeri kaya gibi sağlamken, Galatasaray evinde yenilmemişken, Sami Yen'de kışın güneş ışığı altında oynanan her yönden ilginç bir karşılaşmanın günü gelmiş çatmıştı.
İstanbul BŞB takımı, kendine ligin üst sıralarında yer ararken, bir de yanına 3 büyüklere yenilmeme huyunu ekleyince, iyiden iyiye korkulan bir takım haline gelmiş; buna karşılık Galatasaray namağlubiyetini elden bırakmayan tek takım olarak girmişti 14. haftaya.
Galatasaraylılar, ilk 11'deki Lincoln'ü şaşkınlıkla karşılıyordu. Lincoln de, kendince "madem taraftar bu kadar şaşkın, oynamama pek de gerek yok" diye düşünmüş olacak ki, 23. dakikada, yerini sakatlanarak Sabri'ye bırakmakta bir engel görmüyordu. Böylece, sahadaki Galatasaray'ın 11'i Orkun-Uğur-Song-Servet-Balta-Topal-Arda-Hasan-Sabri-Kral-Serkan'a dönüyordu. Ama bu dönüşten tamı tamına 13 dakika önce, dakikalar 10'u gösterirken bir duran top organizasyonundan yenen gol Sami Yen'deki moralleri bozmuştu.
Gol arayan Galatasaray'daki gözler yavaş yavaş yedek kulübesindeki Arif Erdem'e dönerken, Arif'in artık İstanbul BŞB' nin yardımcı antrenörü olduğu anlaşılınca, gözler aynı hızda sahaya dönmüştü ki, skor Sertan'ın aşırtma vuruşuyla 0-2'ye dönüyordu.
İlk yarının son düdüğüyle beraber, zaten yarısı boş olan tribünlerin yarısı sucuk ekmek almaya, diğer yarısı çekirdekçiyi aramaya başlamıştı ki, 15 dakika hemen geçti, takımlar ağır adımlarla sahaya çıktı.
İkinci yarı, Topal'la Nonda değişikliği, Galatasaray'da adeta bir Gung-Ho havası yaratmış, fakat meyvesini vermekte biraz gecikmişti. 72. dakikaya kadar suskun olan tribünler, golcü sol bek Hakan Balta'nın golüyle ayağa kalkmış, unutulmayacak bir geri dönüşün sinyallerini almıştı. Fakat o sırada son derece Adanalı ve asabi olan Hasan Şaş, oyundan atılıyor, maç sonunda da Galatasaray'dan Ocak ayında ayrılacağını söylüyordu.
Maça döndüğümüzde, 10 kişi olmasına rağmen karşı kaleyi baskı altına almaya çalışan Galatasaray, tüm ümitler tükenmek üzereyken, Ümit Karan, neden Galatasaray'da oynadığını anlatırcasına bir kontrol ve vuruşla 90+2'de maça eşitliği getiriyor; Galatasaraylı taraftarlar ise, ertesi hafta gelecek olan Fenerbahçe mağlubiyetinden habersiz, ligi namağlup bitirmenin planlarını yapıyordu...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder