28 Kasım 2008

100. Yılda Rezalet


Ligde 12 maçta sadece 4 galibiyet alabildi Feyenoord. Uefa Kupası gruplarına şanslı bir şekilde Kalmar'ı eleyerek kalabilen takım oynadığı 3 maçı kalesinde 3 gol görerek kaybetti. Geçen sezonla birlikte '100. Yıl' için hazırlıklara başladılar sözde. Transferlerle takımı güçlendirelim derken bir anda 30 yaş üstü veteranlar takımına döndüler. Tim de Cler, Denny Landzaat, Giovanni van Bronckhorst, Roy Makaay, Jon Dahl Tomasson takımın ilk akla gelen isimleri ve ortak özellikleri 30 yaş üstü başarıya doymuş futbolcular olmaları. Bir de başlarında Heracles ve Heerenveen'den başka takım görmemiş tecrübesiz Gertjan Verbeek olunca vay hallerine. Ligde son 3-4 haftadır kısmen bir toparlanma gözüküyor ama tahminim sezonu Avrupa Kupaları'na katılabilecek bir posizyonda tamamlayamayacakları.

25 Kasım 2008

Zenit-Juve Erteleniyor mu?

Bugün TSİ 19:30'da başlaması planlanan, ve futbolseverlere duble Şampiyonlar Ligi keyfi yaşatacak olan Zenit-Juventus maçının ertelenmesi gündemde. Bugün sabah saatlerinde Zenit'in antreman tesislerine oldukça yakın bir yerde yaşanan bir araba patlamasında, biri çocuk olmak üzere 3 kişinin hayatını kaybetmesi, bu maçın kaderini de etkileyecek. Her ne kadar bu patlamanın arabada bulunan kişilerden birinin üstündeki bombanın patlamasıyla oluştuğu düşünülse de, UEFA güvenlik sebeplerinden dolayı maçı erteleyebilir. Şu anda iki takım da UEFA'dan gelecek kararı bekliyor.

23 Kasım 2008

Kayıp

Manchester United, Chelsea, Arsenal, Liverpool, Lyon, Barcelona, Werder Bremen, Milan, Juventus, Galatasaray, Fenerbahçe, Ajax... Bu takımların hepsi haftayı puan kaybıyla kapattı. Futbol endüstriyelleşiyor, dünya globalleşiyor, küçük takımlar gittikçe cengaverleşiyor. Futbol nereye gidiyor?

Turkcell Süper Lig, Ligue 1'e Doğru Mu?

Turkcell Süper Lig'in 12. haftası, biraz önce biten Beşiktaş-Eskişehirspor maçı ile tamamlandı. Bu hafta oynanan 9 maçta toplam 12 gol atıldı. Bu istatistik kulağa o kadar da kötü gelmiyor. Fakat bu istatistikten 4-3 biten Denizlispor-Bursaspor maçını çıkardığımızda, 8 maçta 5 gol gibi korkunç bir rakama ulaşıyoruz. Bu 8 maçtan 5'inin de golsüz berabere tamamlanması, bir başka endişe verici nokta.
Bu gol sorunu, Turkcell Süper Lig'deki istikrarsız yapının en bariz örneği. Güzide ligimiz, bir hafta çeşitli gol düellolarına sahne olurken, bir diğer hafta 5 adet golsüz maç çıkarabiliyor. Anadolu takımlarının yaklaşık 2 haftada bir hoca değiştirmesi dolayısıyla belli bir oyun planını oturtamaması da bunun önemli bir sebebi. Zira yeni gelen teknik direktör ne kadar başarılı olursa olsun, futbolcular ani bir mentalite değişikliğine uyum sağlamakta güçlük çekiyor.

Bu kısır maçlar, 2007/2008 sezonunun 24. haftasını hatırlatıyor. Beşiktaş ve Galatasaray'ın birbiriyle oynadığı haftada da sadece 8 gol atılmıştı.
Bu anormal sonuçlar, artık ligimizin bir parçası olmaya başladı. Lige yeni katılan yabancı futbolcuların yaptığı 'Türkiye Ligi aslında çok kaliteli!' beyanatlarıyla gaza gelen yorumcuların, artık ligin kalitesini iyice tartması gerekiyor. Çünkü daha '5 Büyükler'in arasına katılmamıza onlarca yıl var...

21 Kasım 2008

Vagner Love - #2


Bu yazıda, Vagner Love'ın FK Moskova'ya bir maçta attığı 4 golden bahsetmiştik. Henüz tek maçta 4 golün yankıları dinmeden, 1 hafta sonra Rubin Kazan'la yapılan maçta hat-trick yaptı Vagner Love. Böylece, '2 maçta 7 gol' gibi kulağa oldukça hoş gelen istatistiklere erişti. Son kurşunlarını atıyor genç forvet. Ocak'ta piyasası çok yüksek olacağa benzer...

17 Kasım 2008

Ortalık Kızışıyor

futbol dünyası son dönemde ödüle doymuyor. şurada postunu yazdığımız asya futbol federasyonu yılın futbolcusu ödülü, fifa yılın futbolcusu ödülü (ki ayrı bir postta değineceğim) ve sağ taraftaki devam eden anketler bölümünden oyunuza sunduğumuz 2008 altın top (ballon d'Or) ödülü.

bu sene ballon d'Or da dahil dünya ve/veya avrupa genelindeki bütün ödüllerin favorisi olan cristiano ronaldo çene yormaya devam ediyor. sakız çiğnemekten fırsat bulan alex fergusoncristiano iki ödülü de kazanacak, eminim. eğer kazanamazsa, bunu başaran kişiyi transfer etmek isterim” diyerek oyuncusunu destekledi. yine kırmızı şeytanlardan patrice evra, “eğer cristiano bu ödülü kazanamazsa ben futboldan hiçbir şey anlamıyorum demektir” dedi. zinedine zidane ve david trezeguet de ronny'ye açıkça destek verirken, ferguson ve evra gibi eto'o da doğal olarak kendi takım arkadaşına destek verdi. takım arkadaşı destekleme furyasına casillias'ı destekleyen diarra da katılırken frey ve kaka benzer açıklamalar yaparak ödülü cristiano ronaldo'nun hakettiğini fakat gönüllerinden geçenin messi olduğunu söylediler.

işin ilginci ise kimsenin hakkında yorum yapmadığı zlatan ibrahimovic kendisi hakkında açıklamalar yapmaya devam ediyor. en son “ballon d'Or ödülü için hazırım” diyerek her zamanki antipatik haliyle kendine olan güvenini ortaya koydu.

2 aralık'ta ödüller açıklandığında sürprize yer olmayacak bizce.

Başarının Sırrı

işine bu kadar saygılısını görmemiştim. yalnız birinin guardiola'ya kravat bağlamayı öğretmesi gerek.

16 Kasım 2008

Neydi - Ne oldu?

reklamlardaki "önce-sonra" yaklaşımını uyguladık. bakalım ne çıktı?

neydi?


ne oldu?

15 Kasım 2008

Danny Welbeck

Daha birkaç gün önce, Wenger'in Carling Cup maçında sahaya sürdüğü kadronun yaş ortalamasından ve genç oyunculara verdiği önemden bahsetmiştik. Bu kez olayın kahramanı Wenger olmasa da, Premier Lig'de bir oyuncunun doğuşuna daha tanıklık ettik.
Manchester United - Stoke City maçında oyuna sonradan dahil olan 1990 doğumlu Danny Welbeck, takımının 4. golünü attı. 30 metreden sert ve düzgün bir vuruşla attığı gol, Premier Lig'de haftanın golü olabilecek düzeyde.
Welbeck'in kariyerine baktığımızda, United altyapısından yetiştiğini ve İngiltere Milli Takımı'nın alt seviyelerinin neredeyse hepsinde oynamış olduğunu görüyoruz. Geçen sezonun ikinci yarısından itibaren takımda yer bulmaya başlayan Welbeck, bugün attığı golle de siftah yapmış oldu.
Adeta her hafta skorerler arasında altyapıdan yetişmiş ve ilk maçlarını oynayan genç oyunculara rastladığımız Premier Lig'i, Turkcell Süper Lig federasyonunun üst düzey yöneticilerinin ve teknik adamların da takip ettiğini umuyorum. Zira, 3 büyük takımın gollerinin Carlos, Lugano, Baros, Kewell, Bobo tarafından atılmasından ziyade, altyapıdan yetişmiş henüz adını duymadığım bir gencin sahneye çıkıp, gönül verdiği takımı kurtarmasını tercih ederim.


Danny Welbeck - Goal Against Stoke! - Funny blooper videos are here

Gerets Kaldığı Yerden

2006-2007 sezonunun sonunda Galatasaray'dan ayrıldıktan sonra Marsilya'nın başına geçen Eric Gerets, Galatasaraylılar'a defalarca yaşattığı sürprizleri Marsilya taraftarlarına yaşatmaya devam ediyor. Gerets, Marsilya'nın başında genel olarak başarılı bir görüntü sergilese de, zaman zaman aldığı şok puan kayıpları ile dikkati çekerken, Galatasaray'daki hatalarından ders almadığını da açıkça kanıtlıyor. Henüz 1 saat önce tamamlanan Velodrome'daki Marsilya-Lorient maçı bunun bir örneği.
Birçok eksiği olan Lorient'e karşı 2-0 öne geçen Marsilya; 76,84 ve 87. dakikalarda yediği gollerle maçtan 3-2 yenik ayrıldı. Maçın gidişatı, seneler önce Ali Sami Yen'de oynanan Galatasaray-Konyaspor maçını hatırlatıyor. O maç da benzer bir şekilde Galatasaray'ın 3-1 üstünlüğüyle devam ederken, son 5 dakikada gelen iki golle 3-3 berabere sonuçlanmıştı.
Açıkçası bu sonuçlar, Gerets'in oynattığı pozitif futbola rağmen neden hiçbir büyük takımın başına geçemediğinin göstergesi. Özellikle Ligue 1 gibi gollerin yarısından fazlasının kontra ataktan atıldığı bir ligde, savunmayı bu kadar boşlarsanız, kendi evinizde sırayla PSG'den 4, Lorient'ten 3 yemeniz sürpriz olmaz.

Bu sonuçlar, Galatasaray taraftarının iki sezondur dilinde dolanan "Şu kadronun başında Gerets olacaktı!" temennilerine de yavaş yavaş son verecektir tahmin ediyorum. Zira böyle bir olay herhangi bir Turkcell Süper Lig maçında yaşansa, o maçta 'Gerets istifa!' seslerinin yükselmemesi, Yılmaz Vural'ın bir takımı 22 sene çalıştırmasından daha olası karşılanabilir.

Futbol Tarihine Geçen Sözler #4

"hem penaltı hem gol, hem penaltı hem gol!!!"
-ilker yasin-



Futbol Tarihine Geçen Sözler #3
Futbol Tarihine Geçen Sözler #2
Futbol Tarihine Geçen Sözler #1

13 Kasım 2008

David - Brooklyn Beckham

david büyük oğlu brooklyn ile beraber. beckham ailesinin milano tatili keyifli geçiyor gibi.

Arshavin

arshavin dedikoduları bitmek bilmiyor. o gideceğim diye tuttururken kulübü satmamak için taklalar atıyor. rusya'da birçok şey gibi futbol da mafyanın elinde. ama buna rağmen arshavin devre arası bir kulübe imza atacak gibi. bikaç gündür adı bayern münih'le anılsa da genel tahmin real madrid'e gideceği yönünde. hele de ruud van nistelrooy'un sezonu kapattığı haberlerinden sonra!

Fortis Türkiye Kupası

billsportsmaps'den bill turianski'nin mükemmel türkiye kupası gruplar haritası. büyütmek için haritaya tıklanması yeterli.

Asya Şampiyonlar Ligi

çift ayaklı oynanan asya şampiyonlar ligi'nde ilk maçı evinde 3-0 la geçmişti gamba osaka. rakibi adelaide united'ı bu sefer deplasmanda '4 ve '15'inci dakikalarda brezilyalı santrafor lucas severino'nun ayağından bulduğu gollerle 2-0 yenen gamba bu senenin şampiyonu. geçen sene urawa red diamonds'ın aldığı kupa, üst üste ikinci kez japonya'ya gidiyor.

ayrıca finalin en iyi oyuncusu ödülü, asya futbol federasyonu yılın oyuncusu ödüllerinde de yarışan gamba osaka'lı yasuhito endo'ya verildi.

12 Kasım 2008

Andy Cole Bıraktı

Çoğu futbolseverin 1995-2001 yılları arasında giydiği Manchester United formasıyla hatırlayacağı Andrew Alexander Cole, birkaç gün önce yaptığı açıklamayla aktif futbol yaşantısına nokta koyduğunu açıkladı. Futbolu bırakmadan önceki son durağı olan Nottingham Forest'ta yedek kalması üzerine, kulüp yönetimi ile yaptığı görüşmeden sonra kontratını fesh eden Cole, yaptığı açıklamada: "Hayalimdeki son bu değildi." itirafında bulundu. Fakat kariyerindeki hiçbir adımdan pişman olmadığını, çocukluk hayallerine kavuştuğunu da ekliyor. Hayallerini gerçekleştirdiği süre zarfında 12 farklı takımda oynayan Cole'un kariyerine bir göz atalım...

1992/1993 sezonunda Bristol City'de oynadığı 40 maçta 21 gol attıktan sonra, Premiership kulüplerinin dikkatini çeken Andy Cole, 1.75 milyon pound'a Newcastle United'a transfer oldu. 93-95 yılları arasında Newcastle United'da forma giydi. Bu süre içinde 84 maçta attığı 64 gol ile, yakalaması zor bir yüzdeye imza attı. Ocak 95'te, ani bir kararla 7 milyon pound'a Manchester United'a transfer olması, ona İngiltere'nin en pahalı oyuncusu sıfatını kazandırıyordu. Her ne kadar bu sıfatı 5 ay sonra Bergkamp'a kaptırsa da, bu miktar Alex Ferguson'un ona olan güvenininin en büyük kanıtlarından biri.
Kariyerinin altın yıllarını bu forma altında yaşayan Cole, oynadığı 195 maçta 93 gol atması bir yana, Ipswich'le yapılan ve 9-0 tamamlanan maçta 5 gol birden atarak rekorları alt üst etti. Bu gollerin çoğunda Trinidad&Tobagolu Dwight Yorke ile kurduğu ortaklığın büyük payı vardı. Öyle ki, Dwight Yorke hakkında şöyle bir demeç vermişti: "Size zıt karakterde birisiyle birlikte oynuyorsanız bunun her zaman işe yarama ihtimali vardır. Ben sahanın en ilerisinde oynamaktan hoşlanıyorum. Dwight ise forvet arkasına çekilmekten hoşlanıyor. O benim ne istediğimi biliyor, ben de onun ne istediğini biliyorum."

Manchester United ile Federasyon Kupası, Şampiyonlar Ligi ve Premier Lig'i kazandı. Tüm bu başarılardan sonra, 2000-2001 sezonundan sonra Cole ile United'ın yolları ayrıldı. Kariyerinde Blackburn ile yeni bir sayfa açmıştı.
Blackburn'de oynadığı 3 sezonda 83 maçta 27 gol atan Cole'un kariyerinde, bu noktadan sonra keskin bir düşüş başladı. Blackburn'den sonra sırasıyla Fulham, Manchester City, Portsmouth ve Birmingham'da oynayan Cole, Fulham'da attığı 12 gol dışında etkili bir performans sergileyemedi.

2007/2008 sezonunda, eski takım arkadaşı Roy Keane'in ona bir şans vermesi üzerine Sunderland'a transfer olan Cole, Premier Lig'in temposunu artık kaldıramadığını bir kez daha gösterdi. Sadece 7 maçta forma giyen Sunderland, Cole'un Premier Lig'deki son durağı olacaktı.
Kiralık olarak Burnley'de geçirdiği dönemde attığı 6 gol, kariyerinin son golleri olacak, kariyerinin son durağı olan Nottingham Forest'ta 10 maçta gol atamayarak, parlak kariyerini ona yakışmayan bir son ile tamamlayacaktı.

Kariyeri boyunca 15 kere giydiği İngiltere Milli Takım formasıyla da fazla etkili olamayan Cole, bu 15 maçta sadece Arnavutluk'a karşı 1 gol atabilmişti.
Milli takımdaki bu kötü performansa zıt olarak, Premier Lig'de attığı 187 golle, Alan Shearer'ın ardından Premier Lig'in en çok gol atan ikinci oyuncusu olacaktı.

Tüm bu başarılarından sonra, kariyerine yeşil sahalarda mı devam edecek, yoksa bambaşka iş kollarına mı el atacak hep beraber göreceğiz. Son olarak, Cole'un attığı, futbol sahalarında görülebilecek en organize gollerden biri ile yazıyı noktalayalım. İşte Cole&Yorke ortaklığının Manchester'ın Barcelona ile yaptığı Şampiyonlar Ligi maçında ortaya çıkardığı, en muhteşem ürünlerinden biri:


Cole and Yorke Vs Barcelona - Watch a funny movie here

Wigan Athletic

76 yıllık mazisiyle Premier Lig'in en genç kulübü konumunda Wigan. Premier Lig'deki 4. sezonlarını yaşıyorlar. Ligdeki ilk deneyimlerinde 10. olup, ardından düşmekten son anda kurtularak 17. ve geçen sene de 14. olarak tamamlayan Wigan'da bu sene hedef ilk 10. Sezona Amr Zaki bombasıyla başlamalarına rağmen aldıkları istikrarsız sonuçlarla küme düşme hattının hemen üstünde 17. sırada buldular kendilerini. Daha yukarılarda bitirecek kapasitede olduklarından eminim.

Kalede Chris Kirkland gibi fizik olarak kaleciliğe pek yakıştıramadığım, ama yedeklikle geçen Liverpool kariyeri sonrasında as kalecisi olmasıyla kendini geliştiren ve bir kaleci için daha başlangıç yaşında olan bir eldiven. Arkasında 36'lık Michael Pollitt ile Türk pasaportu taşıyan Richard Kingson (Faruk Gürsoy) var.
Kadronun geniş olmaması en büyük sıkıntılardan. Özellikle defansif anlamda yanlızca 6 oyuncuya sahip olmaları bunun bir göstergesi. Sağ bekte yılların eskitemediği hala 32'sinde olan Ajax ve Chelsea gibi iki referansı bulunan kaptan Mario Melchiot var. Sol bekte daha önce blogdaki bir yazımda dikkat çektiğim takımdaki 2 Honduraslı'dan biri Maynor Figueroa ve sakatlıklarla boğuşan Erik Edman var. Çok alternatifli olmasada defansın kanatları sağlam. Peki 2 stoperle bu sezon nasıl bitecek? İngiltere doğumlu Barbadoslu Emmerson Boyce ve takımdaki en beğenmediğim isimlerden olan ve Newcastle'ın defansif manada yıllardır yaşadığı sorunlarda başrolde olduğunu düşündüğüm Titus Bramble ikilisi çift stoper olarak oynuyorlar. Ön liberoluğunun yanında stoper olarak da görev alabilen Avusturyalı dev Paul Scharner da bu ikilinin yedeği konumunda.

Ortasahanın ortasındaki ikili istikrarlı. Honduraslılar'ın yeteneklisi Wilson Palacios ve Teesside'ın asi çocuğu Lee Catermole. 22 yaş ortalamalı bu ikilinin, özellikle de Palacios'un geleceği parlak. Manchester United'ın da transfer listesinde bulunan 23 yaşındaki Ekvadorlu Luis Antonio Valencia takımın en etkili isimlerinden. Sağ tarafı kaptanıyla birlikte çok iyi kullanan Valencia'nın Wigan kariyeri kısa zamanda noktalanacağa benziyor. Sol tarafta durum biraz karışık. 2. kaptan Kevin Kilbane biraz daha arka planda. Takımın en yeteneklisi Gallerli Jason Koumas ve Fildişi doğumlu Fransız Olivier Kapo sakatlıkların da etkisiyle dönüşümlü oynuyor gibiler. Jason Koumas'ı kanatta oynatmak onu harcamak oluyor esasında. Oyun görüşü çok yüksek ama çift forvetten vazgeçmeyen Steve Bruce çift forvet artı 10 numara oynatamayacağı için sol açık onun için en iyi yer olarak gözüküyor. Olivier Kapo ise biraz maç seçiyor ama bu, takımın önemli dişlilerinden biri olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Komple ortasaha tanımına uygun Michael Brown ve 'Hızlı Hollandalı' Daniel De Ridder takımın ortasahadaki alternatifleri olarak göze çarpıyor.

Stilini hiç bir zaman beğenmediğim 30'luk İngiliz Emile Heskey ve belki de adada yılın en beklenmedik transferi diyebileceğimiz Mısırlı Amr Zaki çift forvet olarak sahaya çıkıyorlar ve Henri Camara neredeyse her maç son 10 dakikasında oyuna giriyor. Tek başına post olabilecek adam Amr Zaki takımı sırtlayan isim konumunda. Ligde atılan 13 golün 8'inin altında imzası bulunan Mısırlı, Steve Bruce'u da kurtaran isim konumda.

Takımın en dikkat etmesi gereken nokta ise belli. Zaki'nin dışında gol atan sadece iki isim var. Valencia ve Heskey... 11 oyuncunuzdan yalnızca 3'ünün skora katkı yapmasıyla bir yerlere gelmek zor. Ortasahadan sürpriz golcüler çıkmalı hatta duran toplarda defans elemanları da skor yapmalı.

2001'de başında 8 maça çıktığı Wigan'la 2007'de tekrar buluşan Steve Bruce bu sefer 40 maçı buldu. Daha 48 yaşında ve hedefi bir büyüğü, özellikle de Manchester'ı çalıştırmak. Bunun için aşması gereken yolları Wigan'la aşabilir. İlk hedef geçen sezon toplanılan 40 puanı geçmek... Hocaya da futbolculara da inancım tam. Sakatlıkları minimum düzeyde tutabilirlerse hedefe yakınlar.

Wenger'in Bebekleri

Dün, Wigan'la Emirates Stadı'nda yapılan Lig Kupası mücadelesine, yaş ortalaması 20 olan bir takımla çıktı Arsenal. Fabianski, Djorou, Hoyte gibi bir nebze de olsa tanınan oyuncuların yanı sıra; Gibbs, Simpson, Wilshire, Randall gibi futbol sahnesine ilk defa çıkan genç oyuncular da yer aldı. Genel olarak Arsenal'in kontrolünde geçen maç, Simpson(2) ve Vela'nın golleriyle 3-0 tamamlandı. Yedek kadroyla çıkılacağı önceden belli olan maçta, Emirates Stadı'nı dolduran 59,665 taraftar, bu genç oyunculara hayatları boyunca unutamayacakları bir deneyim yaşattı.
Bu tür kupalarda, Arsenal'in kadrolarına özellikle dikkat etmek gerekiyor. Zira Wenger'in muhteşem yetenek avcılığı sayesinde, her sezon yedek kadroda yer alan en az 3-4 oyuncu, as kadrodaki yerini alıyor. Zaten her sene o 'yedek' denilen kadronun, en az yarı finale ulaşması, birçok şeyin kanıtı. Sıranın kendilerine geleceğinin bilinciyle hiçbir zaman disiplinden kopmayan genç takımın oyuncuları ise, bıkmadan kendilerini geliştirmeye devam ediyor. Arsenal, muhteşem bir oyuncu yetiştirme sistemi kurmuş durumda. Uzun vadede bakıldığında en az 10 yıl boyunca takımın yaş ortalamasının 26'yı geçeceğini zannetmiyorum.

Bir parantez de Carlos Vela'ya açmak gerekiyor. Geçen sezonu Osasuna'da kirada geçiren Meksikalı futbolcu, özellikle maçın ilk dakikalarında yaptığı tonlarca top kaybına rağmen sergilediği vurdumduymaz tavırla kolayca nefret edilebilecek bir adam olduğunu göstermişti. Fakat ilerleyen dakikalardaki muhteşem oyunu ve yaptığı asist ve attığı muhteşem gol ile, ileride çok farklı bir oyuncu olabileceğini kanıtladı. Ama Wenger'in bu adamın karakteriyle de yakından ilgilenmesi gerekiyor.

Maçın Golleri:

Arsenal 3-0 Wigan - Watch a funny movie here

11 Kasım 2008

Real Madrid 4 - 3 Real Union

Copa Del Rey'in rövanş maçında 3-2'nin rövanşında karşı karşıya gelen 2 Real arasından sahadan mutlu ayrılan taraf Real Union oldu! Raul Gonzalez'in yaptığı hat-trick'e rağmen, 89. dakikada skoru 4-3'e getiren gol, kupa sürprizlerine bir yenisini daha ekledi.
Bu skorla çeyrek finale çıkan Real Union yeni rakibini beklemeye koyulurken, Real Madridli oyunculara hatalarından ders çıkarmak için koca bir sene kaldı.

Serge Pacome Djiehoua

Turkcell Süper Lig 2008/2009 sezonunda 10. hafta geçilirken, sezonun flaş transferleri de kendini belli etmeye başladı. Yeni transferlerin en verimlilerinden biri, şüphesiz ki neredeyse oynadığı her maçta gol atan Serge Dijehoua... Attığı 6 golle gol krallığında 3. sırada oturan Fildişi Sahilli oyuncunun özellikle kafa toplarındaki üstünlüğü dikkat çekiyor. Pozisyonun zorluğuna bakmadan gelen her topa yaptığı muhteşeme yakın kafa vuruşları, başta Galatasaray olmak üzere birçok takımın başını yakmıştı.
Her Afrikalı futbolcu gibi, kalıplara sığmayan yanları da var. Pazar günü oynanan maçta Sivasspor'a attığı golden sonra kenarda bekleyen polislerin teker teker elini sıkarak, ilginç gol sevinçlerine yeni bir halka eklemişti.
Sene başında Güney Afrika'nın Thanda Royal Zulu FC takımından bedelsiz olarak transfer edilen Dijehoua, Antalyaspor düşse de Turkcell Süper Lig'de top koşturmaya devam edecek gibi gözüküyor. Bir Coulibaly veya Augustine gibi Anadolu'yu turlayan oyunculardan biri haline gelmesi kuvvetle muhtemel. Ama 25 yaşında olduğunu da göz önünde bulundurursak, kendini geliştirip, 3 büyüklerden birinde izlememiz pek şaşırtıcı olmaz...

Fotoğraflarla Haftasonu

Lecce 1 - 1 Milan
Bu sefer 1 golün üstüne yatamadılar.
90'da duran toplara dikkat etmek gerekiyor.

Inter 1 - 0 Udinese
Üçüncü 0-0'a saniyeler kala,
Cruz sahneye çıktı. Inter yine lider...

Karslruhe 3 - 3 Bayer Leverkusen
0-3'ten 3-3'e... Lider hala Leverkusen

Hertha Berlin 1 - 0 Hoffenheim
Sonunda durdurabildiler. Voronin sıçrama tahtasını iyi kullanıyor.
Sene sonunda tekrar büyük bir klüpte izleyebiliriz.

Schalke 04 1 - 2 Bayern Münih
Galatasaraylılar of çekmeye devam ediyor.
Ribery yine attı, Bayern üst üste 5. kez kazandı...

Barcelona 6 - 0 Valladolid
Nou Camp'ta 5 maçta 21 gol...
Bu sezon ilginç rekorlara tanıklık edebiliriz.


Real Madrid 4 - 3 Malaga
Tam bir Barnebeu maçı.
Kırmızı kart, öne geçen deplasman takımı
ve zar zor alınmış bir galibiyet.

Getafe 0 - 3 Valencia
Emery farkını her gün belli ediyor.
Valencia deplasmanda maç kazanmayı öğrenmiş gibi gözüküyor.

Arsenal 2 - 1 Manchester United
Nasri(2) ve Rafael attı.
'Wenger'in bebekleri' kazandı.

Sporting Lizbon 1 - 1 Porto
Kupada iki dev karşılaştı. 3 kırmızı kart çıktı.
Penaltılarla Porto kazandı.

10 Kasım 2008

Vagner Love

5, 22, 53, 62... Bunlar bugün CSKA Moskova'nın FK Moskova'yla yaptığı maçta Vagner Love'un attığı gollerin dakikaları. Rusya Ligi'nde bitime 2 hafta kaldı. Ocak ayında Arshavin'le arka arkaya girerler pasaport kontrolüne...

Derbi


"hayatla ilgili herşeyi baba filminde bulabilirsiniz, futbolla ilgili herşeyi ise bir derbide..."

-Graeme Souness-

fazla söze gerek yok.

Futbol Tarihine Geçen Sözler #1
Futbol Tarihine Geçen Sözler #2

7 Kasım 2008

7 Farkı Bulun

Beşiktaş - Kasımpaşaspor

Tarih : 19.01.2008
Stad : İnönü
Skor : 4-2
Deplasman Takımının Sırası : 18.
İlk Gol : Özgür Öçal (1' - Kasımpaşa)
İkinci Gol : Serdar Özkan (kk) ( 20' - Kasımpaşa)
Maçın Golü : Matias Delgado ( 3-2 - 69' - Sol çapraz)
Maçın En Golcü Oyuncusu : Mert Nobre (21' - 81')

Beşiktaş - Kocaelispor

Tarih : 07.11.2008
Stad : İnönü
Skor : 5-2
Deplasman Takımının Sırası : 18.
İlk Gol : Taner Gülleri (15' - Kocaelispor)
İkinci Gol : Semavi Özgür (16' - Kocaelispor)
Maçın Golü : Matias Delgado (3-2 - 67' - Sol çapraz)
Maçın En Golcü Oyuncusu : Mert Nobre (29' - 72')